Bu makale, yeme bozukluklarının psikanalitik temellerini derinlemesine inceleyerek, bu rahatsızlıkların Freud’un erken dönem teorilerinden başlayarak günümüzün ilişki odaklı yaklaşımlarına uzanan kavramsal evrimini ayrıntılı bir şekilde ele almaktadır. Freud, yeme bozukluklarını bilinçdışı çatışmaların bir yansıması olarak tanımlamış ve özellikle yemek yemeyi reddetme gibi davranışları, psikoseksüel gelişim aşamalarındaki mücadelelerin dışavurumları olarak yorumlamıştır. Nesne ilişkileri kuramının gelişimi, analitik çerçeveyi anne-çocuk ilişkisinin erken dönem dinamiklerine kaydırarak, bu etkileşimlerin duygusal düzenleme, kimlik oluşumu ve benlik algısı üzerindeki derin etkilerini vurgulamıştır. Lacanyen psikanaliz, yeme davranışlarını dil, sembolizm ve özellikle anne, çocuk ve baba arasındaki üçlü ilişki bağlamında şekillenen sembolik eylemler olarak yeniden çerçevelendirmiştir. Benlik psikolojisi, bağlanma kuramı ve karşılıklı öznellik gibi modern yaklaşımlar, karşılanmamış benlik-nesne ihtiyaçlarının, bozulmuş bağlanma örüntülerinin ve kuşaklar arası aile dinamiklerinin yeme bozukluklarının ortaya çıkışında ve sürekliliğinde oynadığı kritik rolleri öne çıkarmıştır. Ayrıca, bu yaklaşımlar, bireyin öznel deneyimlerini ve ilişkisel bağlamlarını merkeze alarak, yeme bozukluklarının karmaşık doğasını daha iyi anlamayı mümkün kılmıştır. Makale, yeme bozukluklarının sembolik, ilişkisel ve duygusal boyutlarını ele alan bütüncül bir anlayış geliştirmek ve bu doğrultuda etkili terapötik müdahaleler tasarlamak için, psikanalizin tarihsel birikiminin modern ilişkisel kuramlarla entegrasyonunun gerekliliğini vurgulamaktadır.
This article thoroughly examines the psychoanalytic foundations of eating disorders, tracing their conceptual evolution from Freud’s early theories to contemporary relational approaches. Freud initially conceptualized eating disorders as manifestations of unconscious conflicts, interpreting behaviors such as food refusal as expressions of psychosexual struggles. The development of object relations theory shifted the analytic focus to the relational dynamics between mother and child, emphasizing the critical role of early interactions in emotional regulation and identity formation. Lacanian psychoanalysis further deepened this perspective by framing eating behaviors as symbolic acts shaped within linguistic and relational structures, particularly in the context of the triadic relationship between mother, child, and father. Modern approaches, including self-psychology, attachment theory, and intersubjectivity, have expanded this understanding by highlighting the roles of unmet self-object needs, disrupted attachment patterns, and intergenerational family dynamics in the persistence of eating disorders. These frameworks center the individual’s subjective experiences and relational contexts, offering a more nuanced understanding of the complex nature of eating disorders. The article underscores the importance of integrating psychoanalysis’s historical insights with modern relational theories to develop a comprehensive understanding of eating disorders and to design effective therapeutic interventions that address their symbolic, relational, and emotional dimensions.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Child and Adolescent Psychiatry, Clinical Psychology |
Journal Section | Review |
Authors | |
Publication Date | October 2, 2025 |
Submission Date | October 10, 2024 |
Acceptance Date | March 30, 2025 |
Published in Issue | Year 2026 Volume: 18 Issue: 1 |
![]() Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar - Current Approaches in Psychiatry is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License. |