Landslides are the most common incidents with a rate of 45% considering
the distribution of natural disaster numbers to disaster types. In order to
make remedial measures for the landslides, the residual shear strength
parameters formed in the shear plane during the landslide must be estimated as
close to the reality as possible. These parameters can be determined by
multi-reversal direct shear, ring shear tests, back calculations, correlations
in the literature by means of physical properties of the soil. The difficulty
of predicting the groundwater conditions during landslide is obvious and it
directly affects the residual shear strength values when shear strength
parameters are determined using the back analysis method. On the other hand, residual
shear strength parameters obtained from the literature can give a wide range. Besides,
ring shear tests are not commonly performed in laboratories and depending on
the type of soil, multi reveral direct shear tests may need to be performed at
very low speeds. Relatively long test time adversely affects the practical use
of the multi reversal direct shear tests. In this study, the relationship
between peak and residual shear strength in normally consolidated high plastic
clays was studied within the framework of the above restrictions. Firstly,
the empirical correlation between the residual shear strength and the index porperties
and peak shear strength was predicted by evaluating the results of the studies
in our country's literature. Then, the results obtained from the multi reversal
direct shear tests with remoulded high plastic clay samples and the predicted
values were compared.
Heyelanlar
doğal afet sayılarının afet türlerine göre dağılımı dikkate alındığında %45 ile
en sık karşılaşılan doğa olaylarıdır. Heyelan çözüm projelerinin yapılabilmesi
için heyelan sırasında kayma düzleminde oluşan rezidüel kayma dayanımı
parametrelerinin gerçeğe en yakın şekilde tahmin edilmesi gerekir. Söz konusu
parametreler, tekrarlı direkt kesme ve halka kesme deneyleri yapılarak tayin
edilebildiği gibi, geri analiz ya da zeminin fiziksel özellikleri yardımıyla
literatürdeki korelasyonlar kullanılarak da öngörülebilmektedir. Kayma dayanımı
parametreleri geri analiz yöntemi kullanılarak tayin edilirken, yeraltı suyu
durumunun rezidüel kayma dayanımı değerlerini direkt olarak etkilediği
bilinmektedir. Ayrıca, heyelan sırasındaki yeraltı suyu durumunun gerçeğe yakın
olarak öngörülmesinin zorluğu aşikârdır. Öte yandan, literatürden elde edilen rezidüel
kayma dayanımı parametreleri oldukça geniş bir aralıkta sonuçlar verebilmektedir.
Tüm bunların yanı sıra, halka kesme deneyleri laboratuvarlarda yaygın olarak
yapılmamakta, yaygın olarak yapılan tekrarlı direkt kesme deneylerinin ise
zemin cinsine bağlı olarak çok düşük hızlarda yapılması gerekebilmektedir. Bu
sebeple, deney süresi deneylerin pratikte kullanımını olumsuz yönde
etkilemektedir. Yukarıda belirtilen kısıtlamaların çerçevesinde bu çalışmada
normal konsolide ve yüksek plastisiteli killerde pik ve rezidüel kayma direnci
açıları arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmanın ilk kısmında ülkemiz
literatüründeki çalışmaların sonuçları değerlendirilerek, kalıcı kayma direnci
ile zemin indeks ve pik kayma direnci arasında ampirik bağıntılar
öngörülmüştür. Daha sonra, örselenmiş yüksek plastisiteli kil numunelerle
yapılan tekrarlı direkt kesme deneyleri yapılmış, elde edilen sonuçlar ile önerilen
bağıntılar karşılaştırılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Engineering |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | March 1, 2021 |
Submission Date | September 6, 2019 |
Published in Issue | Year 2021 |
Bu eser Creative Commons Atıf-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası ile lisanslanmıştır.