Rüzgar tarlaları son yıllarda
dünyada ve Türkiye’de deniz seviyesindeki alanların yanı sıra yüksek rüzgar
hızı kapasitesine sahip dağlık bölgelerde de kurulmaya başlamıştır. Ancak,
dikkat edilmesi gereken en önemli nokta bu konumlarda hava yoğunluğunun azaldığı
ve bunun da rüzgar türbinlerinden üretim gücüne doğrudan etkilediğidir. Küçük
görünen farklar eğer fizibilite aşamasında yanlış hesaplanırsa uzun yıllar
üretim göz önüne alındığında önemli farklar yaratabilirler. Bu çalışmada
Türkiye'de 126 ölçüm yapılmış nokta için temelde iki farklı yöntem kullanılarak
yoğunluk hesabı yapılmış ve karşılaştırılmıştır. Genel itibariyle, sonuçlar
yıllık ortalamalar dikkate alındığında iki metotta da birbirine yakın çıkmakta
ama aylık ortalamalarda %2 seviyelerine ulaşan üretim tahmininde hatalara yol
açacak farklılıklar göstermektedir.
In recent years, wind farms are being located at
mountainous high altitude locations in Turkey. Nevertheless, most important
point to pay attention for those locations are that the air density is lower
and this effects the production of wind turbines directly. If the feasibility
calculations are not performed in detail on the subject, small effects of air
density can create a big loss in long term operational wind farms. In this
study, two known methods (i) International standards for calculations and (ii)
widely used engineering method are applied on datasets from 126 weathers
stations all around Turkey and calculations are compared with each other.
Results show similarities on yearly averages but outlines up to 2% differences
in different months of the year.
Konular | Mühendislik |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2018 |
Gönderilme Tarihi | 8 Şubat 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 21 Sayı: 2 |
Bu eser Creative Commons Atıf-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası ile lisanslanmıştır.