The Convention of 25 October 1980 on the Civil Aspects of International Child Abduction aims to secure the prompt return of children who were wrongfully removed to, or retained in, a Contracting State, in violation of the rights of custody or access under the law of another. The Convention is based on the assumption that the best interests of the child is best preserved in the state of the habitual residence of the child concerned. That being said, the Convention also allows for numerous exceptions to that assumption, again laid down in different provisions. Among these, the most frequently invoked exception is stipulated under article 13, paragraph 1-b. Often called the “grave risk exception”, this provision instructs the courts of the requested State that they are not bound to order the return of the child, as long as the person who opposes the return establishes that there is a grave risk that this would expose the child to physical or psychological harm or otherwise place him/her in an intolerable situation. One major problem with the above wording can be seen in cases where the abductor is a victim of domestic violence. The current framework of the Convention frequently leads to undesirable consequences, as it often fails to provide necessary protection both to the victim and the child. This paper is an effort to make this problem more visible. In the light of various criticisms made about this subject over time, the reasons behind it and the possible solutions to it will be examined.
Domestic violence international child abduction Hague Convention grave risk protective measures
1980 Tarihli Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçheleri Hakkında Sözleşme, 16 yaşını tamamlamamış çocuğun, velayet hakkı ihlal edilerek bir ülkeden diğer bir ülkeye götürülmesi veya alıkonulması halinde, derhal mutad meskeninin bulunduğu ülkeye geri dönmesini veya şahsi ilişki kurma hakkının tesis edilmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Sözleşme, çocuğun üstün menfaatinin en iyi gözetileceği yerin, onun mutad meskeni ülkesi olduğunu varsaymaktadır. Öte yandan, anılan varsayımın çeşitli istisnaları olabileceği de, Sözleşme’nin birden fazla maddesinde getirilmiş hükümler ile kabul edilmiştir. Bu hükümler arasında uygulamada en sık başvurulan istisna m.13/1-b hükmünde yer alan “ciddi risk istisnası” olup, iade edilmesi halinde çocuğun fiziki veya psikolojik bir tehlikeye maruz kalacağı yahut başka bir şekilde, müsamaha edilemeyecek bir duruma düşeceği yolunda ciddi bir risk bulunan hallerde, mahkemeye iade talebini reddedebilme imkanı vermektedir. Söz konusu istisna uygulamasındaki en büyük problem, çocuğu kaçıran kişinin ev içi şiddet mağduru olduğu vakalar bakımından gündeme gelmektedir. Mevcut haliyle Sözleşme sistemi, mağduru ve dolayısıyla çocuğu korumakta yetersiz kalmakta, adil olmayan sonuçlara neden olmaktadır. Bu çalışma, yabancı doktrin görüşleri ışığında problemin kaynağına ve neden olduğu sonuçlara temas ederek, konunun günümüz itibariyle niçin özel ilgi gerektirdiği hususunu ele almayı ve çeşitli çözüm önerilerine yer vermeyi amaçlamaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2021 |
Submission Date | September 5, 2020 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 41 Issue: 1 |