Türkiye’de, özellikle 2000’li yıllardan itibaren
inşaat sektörü ekonomiyi canlandırmak ve ev sahipliğini arttırmak amacıyla kamu
politikalarıyla doğrudan desteklenmiştir. Bu amaca ulaşmak için kentler benzeri
görülmemiş inşaat sahalarına dönüşmüş, imara yeni açılan alanlar aracılığıyla
yeni konut üretimi gerçekleştirilirken, eskiyen kent dokuları yıkım ve yeniden
yapım süreçlerine tanık olmuşlardır. Ekonomik büyüme inşaat sektörü eksenli
olunca sonsuza kadar devam eder anlayışı güdülmüş, kamu ve özel sektör
yatırımlarında inşaat yatırımları büyük paylar almaya başlamıştır. 2007 ve 2009
yılları arasında etkisini hissettiren Küresel Finansal Krizle beraber pek çok
ülke inşaata dayalı ekonomik büyümeye mesafeli yaklaşmaya başlamış ve sektörün
olası olumsuz etkilerini azaltmak için çeşitli tedbirler almıştır. Ancak
Türkiye’deki genel eğilim bu yönde olmamakla beraber özellikle imara açılan
yeni alanlar ve kentsel dönüşüm alanlarında inşaat faaliyetlerinin devam
ettirilmesi sağlanmıştır. İnşaatın öncü olduğu bir büyüme modelinde sektörü
kırılma noktasına getirebilecek tehlikeli sinyaller görmezden gelinmiştir. Bu
çalışmada temelde, sektörün güçlü yönü kabul edilen sözde dayanıklılığını kırması
olası değişkenleri saptamayı hedeflemektedir. Çalışmada 2005-2018 yılları
arasında üretilen Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İnşaat Sektörü Eğilim
İstatistikleri, İnşaat ve Konut İstatistikleri, Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliği (TOBB) Kurulan ve Kapatılan Şirket İstatistikleri, T.C. Merkez Bankası
Konut ve İnşaat İstatistikleri kullanılacaktır.
The construction sector in Turkey is directly supported
through public policies in order to increase the share of owner-occupier
households and to stimulate economic growth. In order to achieve these goals,
new housing production has been realized with new development areas, while the
old urban textures have witnessed demolition and rebuilding processes. Cities
have transformed into unprecedented construction sites. The understanding of
the unlimited economic growth with construction sector lasts forever that has
shaped the construction investments in the public and private sector. With the
impacts of the Global Financial Crisis between 2007 and 2009, many countries
have begun to approach construction sector inquisitively and took various
measures to reduce the potential adverse effects of the sector. As if there is
no general tendency in other countries, in Turkey the continuation of
construction activities has supported. In a growth model that the construction
sector is a pioneer in, the ignorance of dangerous signals could bring the
sector to the breaking point. This study aims to identify variables that are
likely to break the so-called resilience, which is accepted as the most
substantial aspect of the sector. In this study, Data produced by Turkish
Statistical Institute (TURKSTAT) which are Construction Sector Tendency
Statistics, Construction and Housing Statistics, also, by The Union of Chambers
and Commodity Exchanges of Turkey (TOBB) Established and Closed Company
Statistics, Central Bank Housing and Construction Statistics will be employed.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2019 |
Acceptance Date | December 19, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 |