Kur’an’da 29 surenin başında yer alan ve isimleriyle kesik kesik okunan mukattaa harflerinin ne anlama geldiği ile ilgili Hz. Peygamber’den sahih bir haber varid olmamıştır. Dolayısıyla bu harflerin yorumlanıp yorumlanamayacağı noktasında İslam âlimleri iki farklı kanaate sahip olmuşlardır. Daha çok selef âlimlerinden oluşan ve ehl-i hadisin ağırlıklı olduğu bir gruba göre bu harfler, manasını yalnızca Allah’ın bildiği müteşâbihât kategorisinden olup bunların yorumlanması caiz değildir. Kelamcıların başını çektiği ikinci gruba göre ise Kur’an’da anlamı bilinmeyen şeylerin olması uygun değildir; dolayısıyla bu harflerin de mutlaka bir anlamı ya da fonksiyonu vardır; binaenaleyh bu konuda tevil yapmak caizdir. Bu harflerin ne anlama geldiği ile ilgili ilk dönemlerden itibaren pek çok şey söylenmiş ve bunlar hadis, tefsir ve Kur’an ilimlerine dair eserlerde kayıt altına alınmıştır. Bu makalede dirayet tefsirinin ve sünnî kelâm ekolünün kurucu isimlerinden biri kabul edilen İmam Mâtürîdî’nin (ö. 333/944), Te’vīlātu’l-Ḳur’ān adlı tefsirinde mukattaa harflerine yaklaşımı, önceki ve sonraki tefsirlerle karşılaştırmalı olarak incelenmektedir. Onun bu harflerin yorumlanması noktasındaki tavrı, daha önce yapılmış olan yorumlara yaklaşımı ve bizzat kendisinin bu harfleri nasıl algıladığı ortaya konulmaktadır. Onun mukattaa harfleri ile ilgili bazı görüşleri hiç yorum yapmadan sadece aktardığı görülmektedir ki bu tutum, söz konusu yorumlara mesafeli durduğu şeklinde yorumlanabilir. Ancak bu yorumları tenkit etmeden eserine almasını, onları en azından muhtemel gördüğü şeklinde yorumlamak da mümkündür. Müfessir bazı görüşleri ise onlara katıldığını hissettirecek birtakım açıklamalarla birlikte takdim etmektedir. Aslında o, hurûf-ı mukattaa ile ilgili aktardığı görüşlerin tamamını muhtemel görmektedir. Ancak onun bu konudaki kırmızı çizgisi, bunlar hakkında kesin konuşmaktan kaçınmaktır. Zira bunlar, hakiki manasını yalnızca Allah ve resulünün bilebileceği müteşâbihâttandır. Mâtürîdî, mukattaa harflerini müteşâbihâttan saymakla birlikte bunların teviline karşı değildir. Ancak bunlar hakkında kesin yargı anlamını taşıyan tefsire karşıdır. Zira onun sistemine göre tefsir yetkisi sadece Hz. Peygamber ve vahye tanık olmuş sahabenin hakkıdır. Hz. Peygamberden bu konuda sahih bir haber gelmediğine göre âlimler ancak bunları tevil edebilirler; yani bunların muhtemel anlamlarını ortaya koyarlar. O, bu harflerin daha çok, muhatabın dikkatini çekme fonksiyonu üzerinde durmakta ve bunlarla ilgili, Hz. Muhammed’in nübüvvetini ispat sadedinde özgün yorumlara yer vermektedir. Onun tefsirinde, başka eserlerde benzerine rastlamadığımız iki görüş yer almaktadır. Bunlardan biri, bu harflerin tefsirinin, devamındaki cümle olduğuna dair yorumdur. Mâtürîdî bunu Hasan-ı Basrî’den nakletmektedir. Ancak ne ondan önceki ne de sonraki kaynaklarda buna benzer bir yorumla karşılaşılmamıştır. Mâtürîdî’nin, Taberî ve İbn Ebî Hâtim gibi erken dönem tefsir rivayetlerini derleyen âlimlerin bile yer vermediği bu ve benzeri görüşleri aktarması, onun tefsirinin, bazı ayetler hakkında nadir karşılaşılan yorumlar için ihmal edilmemesi gereken bir kaynak olduğunu göstermektedir. Mukattaa harfleri ile ilgili Mâtürîdî’nin özgün yorumu ise bu harflerin, Hz. Muhammed’in peygamberliğini ispat sadedinde, Kur’an’da yer verilen aklî delil ve hüccetlerden ya da kıssalardan, veyahut önceki kitaplardan kinaye oluşudur. Mukattaa harfleri ile ilgili yorumları derleyen gerek klasik gerekse son dönem eserlerinde böyle bir görüşe tesadüf edilmemiştir. Bu da aslında Mâtürîdî tefsirinin tarih boyunca ne kadar ihmal edildiğinin bir göstergesidir.
Teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.
There is no authentic report from the Prophet about the meaning of the letters muqattaa, which appear at the beginning of 29 suras in the Qur'an and are recited intermittently with their names. Therefore, Islamic scholars have had two different approaches to the interpretation of these letters. According to a group of predominantly Ahl al-Hadith scholars, consisting mostly of Salaf scholars, these letters belong to the category of mutashābihāt, the meaning of which is known only to Allah, and their interpretation is not permissible. According to the second group, led by theologians, it is inappropriate to have things in the Qur'an whose meaning is unknown; therefore, these letters must have a meaning or function and it is permissible to interpret them. Many things have been said about the meaning of these letters since the early periods and these have been recorded in works on hadith, tafsir and Qur'anic sciences. In this article, the approach of Imam al-Māturīdī (d. 333/944), who is considered one of the founders of direct exegesis and the Sunnī school of theology, to the letters muqattaa in his tafsīr al-Taʾwīlātu al-Ḳurʾān is examined in comparison with previous and later tafsīrs. His attitude towards the interpretation of these letters, his approach to previous interpretations, and how he himself perceived these letters are revealed. It is seen that he simply quoted some of the views on the letters muqtaaqtaa without any commentary, which can be interpreted as his distancing himself from these interpretations. However, it is also possible to interpret his inclusion of these interpretations in his work without criticizing them as at least seeing them as possible. The commentator presents some of the opinions with some explanations that make one feel that he agrees with them. In fact, he considers all of the opinions about the hurūf al-muqattaa as probable. However, his red line in this regard is to avoid speaking definitively about them. For these are mutashābihāt, the true meaning of which can only be known by God and His Messenger. Although al-Māturīdī considers the letters muqattaa as mutashābihāt, he is not against their interpretation. However, he is against tafsir, which means a definitive judgment about them. According to his system, only the Prophet and the Companions who witnessed the revelation have the authority to interpret. Since there is no authentic news from the Prophet on this subject, scholars can only interpret them; that is, they can reveal their possible meanings. He mostly emphasizes the function of these letters in attracting the attention of the addressee and includes original interpretations of them in order to prove the prophethood of the Prophet Muhammad. There are two views in his commentary that are not found in other works. One of them is the interpretation that the exegesis of these letters is the following sentence. Māturīdī quotes this from Hasan al-Basrī. However, no similar interpretation is found in either the earlier or later sources. The fact that al-Māturīdī cites these and similar views, which were not included even by the early compilers of tafsir narrations such as Tabari and Ibn Abī Hātim, shows that his tafsir is a source that should not be neglected for rare interpretations of some verses. Māturīdī's unique interpretation of the letters Muqattaa is that these letters are alluding to the rational evidences and proofs or parables or previous books mentioned in the Qur'an to prove the prophethood of Prophet Muhammad. No such view is found in either the classical or recent works that compile commentaries on the letters Muqattaa. This is an indication of how neglected Māturīdī exegesis has been throughout history.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Tafsir |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | April 20, 2024 |
Submission Date | December 28, 2023 |
Acceptance Date | March 30, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 26 |