Bu çalışmanın amacı, Selâhaddîn Eyyûbî döneminde Mısır’daki Fâtımî-İsmâîlî mirasın ortadan kaldırılma sürecini kültürel ve sembolik boyutlarıyla incelemektir. Bu bağlamda, tarihsel-sosyolojik bir analiz yöntemiyle sembollerin, ritüellerin ve kurumsal yapıların dönüşümü ele alınmaktadır. Şiî-İsmâîlî mezhebine mensup Fâtımîler 297/909 yılında Mağrib’de kurulmuş ve 4./10. yüzyılda hâkimiyetlerini Mısır, Suriye ve Hicaz’a kadar genişletmişlerdir. Mısır’a gelişlerinden (359–567/969–1171) itibaren istikrarlı bir sosyo-politik düzen kurmuş ve kendilerine özgü bir kültürel kimlik inşa etmişlerdir. Fâtımîler döneminde Mısır, el-Ezher Camii (359/969) ve Dârü’l-Hikme (395/1005) gibi kurumlar aracılığıyla önemli bir ilim merkezi hâline gelmiştir. Siyasî ve dinî sembollere Şiî-İsmâîlî anlamlar yükleyen Fâtımîler, bu semboller ve ritüeller aracılığıyla, çoğunluğu Sünnî olan bölgelerde dahi otoritelerini sürdürmeyi başarmışlardır. Fâtımîlere son vererek Mısır’da bir Sünnî rejim kuran Selâhaddîn, yalnızca siyasî bir yeniden yapılanma değil, aynı zamanda iki yüzyıllık Şiî-İsmâîlî hafızayı dönüştürmeyi hedefleyen kapsamlı bir dönüşüm süreci başlatmıştır. Bu çalışma, söz konusu süreçte dinî ve siyasî sembollerin dönüşümüne, Fâtımî ritüellerinin ortadan kaldırılmasına ya da yeniden yapılandırılmasına ve Fâtımî Mısır’ından Eyyûbî Mısır’ına geçişin mekânsal ve simgesel boyutlarına odaklanmaktadır. Fâtımî kimliğini silmeye yönelik çabaları, Selâhaddîn’i yalnızca siyasi bir lider değil, aynı zamanda kolektif hafızanın yeniden inşasında etkin bir figür hâline getirmiştir. Selâhaddîn Eyyûbî pek çok yönetim değişikliğinde olduğu gibi ilk olarak ezan, cuma hutbesi ve sikke gibi temel sembolleri hedef almıştır. Bu unsurlar, Fâtımîler döneminde Şiî-İsmâilî özellikler kazanmış olup, Selâhaddîn tarafından Sünnî geleneğe ve Abbâsî hilâfetine uygun şekilde yeniden düzenlenmiştir. Fâtımî mirasını silme yolunda atılan adımlardan bir diğeri, Fâtımî döneminde geliştirilen devlet ritüellerinin kaldırılmasıdır. Fâtımîler, yerel kutlamalara ek olarak, mezhebî sınırları aşan ortak bir ritüel dili oluşturan büyük merasimler düzenlemişlerdir. Selâhaddîn döneminde Gadîr-i Hum bayramı gibi doğrudan Şiî karakter taşıyan kutlamaların yanı sıra başta Hz. Peygamber’in doğum günü olmak üzere mevlid kutlamaları ve kandil geceleri gibi Müslümanların geneline hitap eden merasimlere de son verilmiştir. Bu durum, müdahalenin yalnızca mezhebî düşünceyle sınırlı kalmayıp Fâtımî kültürünü ve siyasi meşruiyetini de hedef aldığını göstermektedir. Selâhaddîn döneminde Fâtımî Mısır’ından Eyyûbî Mısır’ına geçiş yalnızca mimarî değişimlerle sınırlı değildir. Bu dönüşüm, dinî ve kurumsal yapıların, bunlara atfedilen simgesel anlamlarla birlikte köklü bir şekilde yeniden kurgulanmasını da kapsar niteliktedir. Farklı bölgelerde medreseler ve ilim kurumları kuran Selâhaddîn, eğitimi dinî ve toplumsal dönüşümün aracı olarak kullanmayı amaçlamıştır. Bu girişimler, bölgede Sünnîliğin tahkimi, özellikle Şâfiî-Eşʿarî düşüncenin teşviki, siyasî meşruiyetin güçlendirilmesi ve Sünnî ulemaya verilen destek aracılığıyla toplumsal bütünlüğün sağlanması gibi çok yönlü hedeflere dayanmaktadır. Bu kurumların kurulmasında işlevsel ve mezhebî boyutların yanı sıra, simgesel tercihler de belirleyici olmuştur. Fâtımîlerle tarihî ya da sembolik bağları olan binaların ve mekânların seçilmesi Fâtımî mirasının zayıflatılmasına hizmet ederken, yeni bir Sünnî kimliğin inşasını da pekiştirmiştir. Bu şekilde Selâhaddîn, Mısır’ın mekânsal kimliğini de yeniden inşa etmiştir. Sonuç olarak, onun Fâtımî mirasını ortadan kaldırmaya yönelik girişimlerinin sadece siyasî bir rejim değişikliği değil; dinî ve mezhebî kimliğin, kurumsal yapının ve kolektif hafızanın kapsamlı biçimde yeniden kurgulanması anlamına geldiğini söylemek mümkündür.
The aim of this study is to examine the dismantling of the Fāṭimid-Ismāʿīlī legacy in Egypt during the reign of Saladin, with a focus on its cultural and symbolic dimensions. In this context, the transformation of symbols, rituals, and institutional structures is analyzed through a historical-sociological approach. The Fāṭimids, adherents of the Shīʿī-Ismāʿīlī branch of Islam, were founded in the Maghrib in 297/909 and expanded their rule to Egypt, Syria, and the Ḥijāz during the 4th/10th century. From their arrival in Egypt (359–567/969–1171), they developed a stable socio-political order and a distinct cultural identity. Egypt became a major center of learning under Fāṭimid rule, through institutions like al-Azhar Mosque (est. 359/969) and Dār al-Ḥikma (est. 395/1005). They infused political and religious symbols with Shīʿī-Ismāʿīlī meanings and asserted authority through ceremonies and rituals, maintaining control even in predominantly Sunnī regions. By bringing an end to the Fāṭimid state and establishing a Sunnī regime in Egypt, Saladin initiated not only a political reorganization but also a comprehensive transformation aimed at reshaping the two-century-old Shīʿī-Ismāʿīlī collective memory. This study focuses on the transformation of religious and political symbols, the elimination and reconstruction of Fāṭimid rituals, and the symbolic aspects of the spatial shift from Fāṭimid to Ayyūbid Egypt. Saladin’s efforts to erase Fāṭimid identity positioned him not merely as the agent of a regime change, but as an active figure in the reconstruction of collective memory. As with many regime changes, Saladin first targeted core symbols: the call to prayer, Friday sermon, and coinage—each of which had been given Shīʿī-Ismāʿīlī features and was now reoriented toward Sunnī norms and allegiance to the ʿAbbāsid caliphate. A major step in erasing the Fāṭimid legacy was the abolition of state rituals developed over the Fāṭimid period. In addition to local celebrations, the Fāṭimids held major religious and sectarian ceremonies, creating a shared ritual language that transcended sectarian boundaries. Saladin abolished most of these, except the two main Islamic feasts. The suppression of events like the mawlid, vigil nights, and the Ghadīr Khumm celebration—many of which were not uniquely Shīʿī—suggests that Saladin’s reforms aimed not only at doctrinal correction but also at dismantling the broader Fāṭimid cultural framework. The transformation from Fāṭimid to Ayyūbid Egypt under Saladin was not limited to architectural changes, but also involved a profound reconfiguration of religious and institutional structures and the symbolic meanings ascribed to them. He initiated the establishment of madrasas and scholarly institutions in various locations, promoting educational activity as a tool for religious and social reform. These initiatives were driven by a broad set of objectives, including the consolidation of Sunnism in the region, the promotion of Shāfiʿī-Ashʿarī thought in particular, the strengthening of political legitimacy, and the fostering of social cohesion through the support of Sunnī scholars. In addition to their functional and sectarian roles in erasing the traces of Fāṭimid-Ismāʿīlī culture, symbolic choices also shaped the establishment of these institutions. Selecting buildings and locations with historical or symbolic association with the Fāṭimids served to undermine the Fāṭimid legacy while reinforcing a new Sunnī identity. In this way, Saladin reconstructed Egypt’s spatial identity. In conclusion, his campaign to eliminate the Fāṭimid legacy represented not merely a political regime change, but a comprehensive reconfiguration of religious and sectarian identity, institutional structure, and collective memory.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Islamic Sects |
| Journal Section | Research Articles |
| Authors | |
| Early Pub Date | October 15, 2025 |
| Publication Date | October 20, 2025 |
| Submission Date | June 12, 2025 |
| Acceptance Date | August 28, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Issue: 29 |