Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye de de Liberal
demokrasi anlayışının yaygınlık kazanması ile birlikte gündeme gelen
kavramlardan biride “ Sivil Toplum” kavramıdır. 1980’li ve 1990’lı yıllarda
Ekonomik olarak liberalleşmenin olmazsa olmazı olarak görülen siyasal
liberalleşme yaklaşımının bir ürünü olarak değerlendirilen sivil toplum
yaklaşımı ile devletin rolü ve faaliyetleri sınırlandırılmış, devletten alınan
bir takım roller sivil topluma devredilmiştir.
Türkiye de sivil toplum kavramının öneminin artmasını bazı
akademisyenler dünyada meydana gelen liberalleşme eğilimleri dışında 1980’li
yıllardan sonra yükselmeye başlayan İslami gruplar, Kürt milliyetçiliği ve
kadın hareketlerine bağlamıştır. Farklı değerler sistemini ve yaşam şeklini
benimseyen bu gruplarla, devletin ilişkisinin nasıl formülize edileceği
tartışması başlamıştır. Sivil toplum kuruluşları her siyasal sistemde aynı
hoşgörü ve anlayışla karşılanmamakla beraber her siyasal sistemdeki etki
düzeyleri de farklıdır. Konu bu açıdan değerlendirildiğinde totaliter
rejimlerde sivil toplum kuruluşlarından beklenen yaklaşım, devletin kararlarını
meşrulaştıran bir hizmet aracı olmasıdır. Demokratik toplumlarda ise sivil
toplum kuruluşları temsil ettikleri kitle ve üyelerinin haklı taleplerini
siyaset kurumuna, yasama kurumuna, yürütme erkine ve kamuoyuna aktarma
işlevleri görmektedirler.
Just as in the whole
world, the notion of "civil society" is one of the concepts that come
to the fore with the widespread understanding of Liberal democracy in Turkey.
In the 1980s and 1990s, the civil society approach, which is considered as a product
of the political liberalization approach and regarded as a sine qua non of the
liberalism economically, restricted the role and activities of the state and
transferred a number of roles to civil society from the state. In Turkey, the
rise of the concept of civil society has been linked to Islamic groups, Kurdish
nationalism and women's movements that began to rise after the 1980s, apart
from the tendency of liberalization, which some scholars have made in the World.
The discussion that how the gowernment will regulate its relation with the
groups who acceptet different values and different life style have been
started. Non-governmental organizations are not
met with the same tolerance and understanding in every political system, but
their level of influence in each political system is also different. When
considered in this respect, the approach expected from non-governmental
organizations in totalitarian regimes is a service tool that legitimizes the
decisions of the state. In democratic societies, non-governmental organizations
are functioning to transfer the legitimate demands of the masses and members
they represent to the political institution, the legislative body, the
executive and the public.
In this study, the functions and problem areas
of NGOs in Turkey are supported both theoretically and from the literature. The
researcher observed many problems of non-governmental organizations because he
was in the management of more than one non-governmental organization and
assumed various duties as a member. Inadequacy of financial resources, lack of
democracy, inadequacy of participation, lack of information, foregrounding of
ideological features, mastery of political power and engagement of executives
as a jumping-off board are fundamental problems of NGOs in Turkey.
Non-governmental Organizations Democracy Liberalization The Problems of Non-governmental Organizations
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | January 31, 2019 |
Submission Date | November 20, 2018 |
Acceptance Date | January 14, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 2 Issue: 4 |