İnsanlık, antik
atalarından/ilkel aletler günümüze kadar/teknolojik hep teknik ve teknoloji ile
yakın bir ilişki içinde olmuştur. İnsanlık, “teknik/techne” sürecinden
“makine/mechane” daha sonra ise “teknoloji/technology” sürecine geçmiştir.
Aleti inşa etme teknikken, güç edinmek için bir enerji türünü başka bir enerji
türüne çeviren ve insanın yerini alan aygıtlar makine/leşme, düşünce ve
bilimsellik ile makinenin entegre edilmesi ise teknolojidir. 20. yy.’da
teknoloji, güç edinme ve mükemmellik anlayışına sahip insanlığın önemli bir
unsuru ve varoluşunun parçası olmuştur. 21. yy.da ise insanlığın ayrılmaz bir
parçası olacağı öngörülmektedir. Özellikle son yüz yılda bu
mükemmellik ve anlayış arayışı, teknolojik yeniliği insanlık tarihinde daha
önce görülmemiş bir oranda artırmıştır. Genetik, nanoteknoloji, nöroloji,
moleküler biyoloji ve nörobilim vd. alanlardaki hızlı ilerlemeler transhümanizm
olarak isimlendirilen bir süreci doğurmuştur. Yapay zekâ/YZ çalışmalarını da
içeren transhümanist teknoloji, film ve romanlarda varlık bulmuştur.
Transhümanizm, insanı ve içinde yaşadığı çevreyi dönüştüren bir süreç değil, bu
süreci değerlendiren, kurgulaştıran ve model oluşturan felsefe, edebiyat ve
sinema ile ilişkili olan bir süreçtir. Bu gerçeklikten hareket ederek bu
çalışmada transhümanizmin ne olduğuna, transhümanizmin edebiyat ve sinemada
olan iz düşümlerine değinilmiştir. Transhümanist temalara sahip bazı romanlara
ve filmlere değinildikten sonra örneklem olarak seçilen R. Scott’un yönettiği
“Blade Runner” filmi ve W. Gibbson’un “Neuromancer” romanının tahlilleri
yapılarak, felsefî bir akım olan transhümanizm, roman ve film örnekleri
üzerinden anlaşılmaya çalışılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Turkish language, culture and literature |
Authors | |
Publication Date | April 21, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 Issue: 11 |