Expressed in dictionaries by referring to
different concepts such as departure, transition, flight, moving and transfer;
the term migration [göç] is defined
as “the act of leaving one location for another, individually or socially;
moving or migrating from one country to another for economic, social and
political reasons”. Apart from these meanings, the term in Turkish came to
refer to “the act of migrating from this world to the afterlife, passing away,
death” starting from the 16th century onwards. This meaning was
quite often used in classical as well as modern Turkish poetry, and is perhaps
best exemplified with the koşma
(free-form folk poem) by Bayburtlu Zihni, one of the outstanding figures of
Turkish folk poetry: “I came to see that he moved his feet away from his abode”
(Vardım ki yurdundan ayak göçürmüş).
Beside poetic works, this theme has also been extensively treated by modern
literary genres such as novels and stories. It sometimes gave its name to
novels or stories, or at times featured as an element or event within the plot.
Bahaeddin Özkişi is indeed one of the important figures of Turkish literature
who failed to receive rightful attention, and fell (or was maybe deliberately
consigned) into oblivion. He deserves a special place in Turkish literature not
only with his novels but also short stories. Hence, this article attempts to
analyze the stories in his work Göç
Zamanı [Time for Migration] from a religious/mystic/metaphysical
perspective.
Sözlüklerde rihlet, intikal, hicret, taşınma,
nakil gibi farklı kavramlarla ifade edilen göç, “Ekonomik, toplumsal, siyasi
sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir
yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, taşınma, hicret,
muhaceret” şeklinde tanımlanır. Bu anlamlarının dışında 16. yüzyıldan itibaren
Türkçede “Dünyadan âhirete göçme, ölme, vefat” anlamlarında da
kullanılmaya başlanmıştır göç. Bu anlamıyla da gerek Klasik, gerekse Modern
Türk şiirinde pek çok yerde kullanılmıştır. Hatta halk şiirinin önde gelen
isimlerinden Bayburtlu Zihni’nin “Vardım ki yurdundan ayak göçürmüş” mısraıyla
başlayan koşması bu anlamıyla en yaygın bilinen şiirlerden birisidir. Manzum
eserlerin dışında roman, hikâye gibi modern dönemin ürünü olan türlerde de bu
konu geniş olarak işlenmiştir. Bazen roman ya da hikâyenin adı olmuş, bazen de
kurgunun içinde konu, unsur olarak yer almıştır. Türk edebiyatında uzun yıllar
hak ettiği yeri alamamış, unutulmuş/unutturulmuş isimlerden birisi de Bahaeddin
Özkişi’dir. O sadece romanlarıyla değil, yazdığı öykülerle de Türk edebiyatında
ayrı bir yerdedir. Bu makale çerçevesinde onun Göç Zamanı adlı eserinde yer alan öyküleri dinî/mistik/metafizik
açıdan değerlendirilmeye çalışılacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Turkish language, culture and literature |
Authors | |
Publication Date | August 20, 2018 |
Published in Issue | Year 2018 - Özel Sayı |