The first works in which the phenomenon of
translation was described in scientific terms started to appear in the first
part of the 20th century. Although the translation was dealt with as
“a phenomenon” in these works, the translation itself was described as “an art”
and a translator as “a gifted person”. The Second World War and a new post-war
world order changed the direction of translation studies in Russia. The need
for the professional translators ensuring effective communication and capable
of working in various areas such as military, political, diplomatic,
humanitarian arose after the War in order to maintain international relations
of a new quality. Specialists with experience in translation gained during and
after the War were entrusted with a task of developing translation studies.
These researchers known first of all as translators followed the trends in
linguistics and developed the approaches toward the translation within the
linguistics. Thus there are various theoretical trends based on structural,
functional, semantic and semiotic approaches toward the translation in the
framework of translation theory in Russia. This article introduces the approaches
and concepts developed by the Russian School of translation since 1950’s in the
works of Y. Retsker, V. Gak, A. Shveitser, A. Barhudarov, R. Minyar-Beloruchev,
V. Komissarov. New facts about A. Fedorov’s approach that is quoted in some
works in Turkey were given within the scope of this work. Due to the page limit
in this article theory was highlighted and a few examples from the
Russian-Turkish language pair were provided to explain some of the concepts.
Rusya’da çeviri olgusunun bilimsel terimlerle
betimlendiği çalışmalar XX. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkmaya başlamıştır.
Bu çalışmalarda çevirinin bir olgu olarak ele alınmasına rağmen çeviri bir
‘sanat’, çevirmen ise ‘yeteneği olan bir kişi’ olarak değerlendirilmiştir.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra çeşitli uluslararası örgütlerin kurulmasıyla
yeniden şekillenen dünya düzeni Rusya’daki çeviri araştırmalarının yönünü
değiştirmiştir. Savaş sonrası yeni nitelik kazanan uluslararası ilişkilerin
sürdürülebilmesi için başta askeri, siyasi, diplomatik ve insani olmak üzere
farklı alanlarda çalışabilecek ve iletişimi sağlayacak nitelikli çevirmenlere
ihtiyaç duyulmuştur. Savaş sırasında ve savaş sonrası döneminde çeviri alanında
tecrübe kazanan çevirmenler çeviri alanını geliştirmekle görevlendirilmiştir.
İlk önce çevirmen kimliği ile tanınan bu araştırmacılar, dilbilimdeki
gelişmeleri yakından takip etmiş ve çeviri olgusuna yönelik dilbilim çerçevesinde
yaklaşımlar geliştirmiştir. Bu anlamda Rusya’daki çeviri kuramında çeviri
olgusuna yönelik yapısal, işlevsel, anlamsal, göstergebilimsel yaklaşımların
uygulandığı farklı kuramsal eğilimler görülebilir. Bu çalışmada 1950’li yıllardan
itibaren Y. İ. Retsker, V. G. Gak, A. D. Şveytser, A. S. Barhudarov, R. K. Minyar-Beloruçev, V.
N. Komissarov gibi çevirmenlerin ve çeviribilimcilerin çalışmalarıyla ismini
duyuran Rus çeviri ekolünde geliştirilen çeviri olgusuna yönelik yaklaşımlar ve
kavramlar tanıtılmıştır. Çalışmanın kapsamının izin verdiği kadarıyla
Türkiye’deki bazı çalışmalarda ismi geçen A. V. Fedorov’un yaklaşımı ile ilgili
yeni bilgiler verilmiştir. Sayfa sayısı sınırlılığından dolayı bu çalışmada
kuramsal bilgiler üzerinde durulmuş, Rusça – Türkçe dil çiftindeki örneklere
bazı kavramların açıklanmasında başvurulmuştur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Linguistics |
Journal Section | Turkish language, culture and literature |
Authors | |
Publication Date | June 21, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Issue: 15 |