Bu çalışmada, her ikisi de otobiyografik roman olan, İngiliz modernist yazar Virginia Woolf’un Deniz Feneri (1927) ile Türk Edebiyatı’nın ilk Nobel ödüllü yazarı olan Orhan Pamuk’un ilk romanı olan Cevdet Bey ve Oğulları (1982) eserlerin oluşturulma yapıları bağlamında benzerlikleri ve farklılıkları mukayese edilmektedir. Deniz Feneri konu olarak, sekiz çocuklu Ramsey ailesinin İskoçya’daki yazlık evlerinden yakınlarında bulunan deniz fenerine gerçekleştirmek istedikleri ama bir türlü aile fertlerinin bir arada bulunduğu dönemde gerçekleştiremedikleri ziyaret ekseninde şekillenmektedir. Cevdet Bey ve Oğulları ise ilk bakışta İstanbul’da tüccarlık mesleğiyle uğraşmakta olan Işıkçı ailesinin üç nesil fertlerini ve onların hayat hikâyelerini ele almakla birlikte aslında aynı zamanda Osmanlı’nın son döneminden başlayarak Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk dönemi ve 1970’lerdeki Türkiye tarihinden önemli kesitler sunmaktadır. Farklı konu, zaman ve mekanları ele alan bu iki eser ortak bir payda olarak yapısal açıdan üç bölümden oluşmaktadır ve ayrıca her iki eserde de her bir bölüm farklı anlatıcıların kişisel bakış açılarından aktarılmaktadır. Ancak Deniz Feneri’nde öncü modernist roman özelliklerine bağlı olarak bilinç akışı ve iç monolog teknikleri kullanılarak her bir bölüm kişilerin duygu ve izlenimleri üzerinden şekillenmekle birlikte Cevdet Bey ve Oğulları’nda ise bölümler daha çok geleneksel roman özelliklerine bağlı kalarak kişiler arası diyaloglardan oluşmaktadır. Çalışmada yöntem olarak öncelikle adı geçen romanlardaki bu üç bölümlü yapının eserlere konu/tema, karakter ve olay örgüsü yönünden etkileri tespit edilmekle birlikte daha sonra eserlerdeki bu üç bölümlü yapının romanların başkarakterlerinin hayatta kendilerine koydukları hedeflere ulaşmalarında nasıl bir rol oynadığı ortaya konmaktadır.
In this study, British modernist author Virginia Woolf’s To the Lighthouse (1927) and Turkey’s first Nobel Prize taken author Orhan Pamuk’s Cevdet Bey ve Oğulları (1982), both of which are autobiographic novels, are compared and contrasted with respect to similarities and differences in the context of formational structures. As a subject matter To the Lighthouse has a story of a family with eight children. They most wanted to visit the lighthouse which is very close to their summer house when all family members were together. But unfortunately they failed to do it. Though it seems at first that Cevdet Bey ve Oğulları deals with three generations of Işıkçı family that deals with trade, in fact it is the story of Turkey from Ottoman to 1970’s of reborn Turkish Republic. These two novels shaped in the different subject matter, time and space have a common denominator which is their three dimensional structures. Besides, each part in the each novel is told through different narrators’ personal point of views. As a pioneer modernist novel in To the Lighthouse each part is narrated through a different charcter’s senses and impressions through stream of consciousness and interior monolog techniques, however, as a traditional novel in Cevdet Bey ve Oğulları each part is narrated through dialogues between characters. Methodologically, firstly the three dimensional structure that two novels have is scrutinised in terms of subject/theme, character and plot and then it is put forward that how this three dimensional structure has a role in main characters’ struggle for their life long achievements in both novels.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Linguistics |
Journal Section | Turkish language, culture and literature |
Authors | |
Publication Date | November 21, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: Ö8 |