Edebiyat eserleri, anlattıkları döneme ayna tutma özelliğine sahiptir. Bazı eserler de sadece ortaya çıktıkları toplumun aynası olmakla kalmamışlar, binlerce kilometre uzaklıktaki toplumlardan da izler taşımışlardır. Nobel ödüllü yazar İvo Andriç’in 1945’te yayımlanan Drina Köprüsü adlı eseri de Drina Köprüsü etrafında yüzlerce yıllık bir zaman dilimini ele almıştır. Yazar, eserinde bölgenin çok uluslu yapısı içinde köprünün yapımından 1900’lü yılların ortalarına kadar geçen sürede yaşanan olaylara yer verir. Olayların merkezinde Sokullu Mehmet Paşa ve Drina Köprüsü vardır. Onun çocukken İstanbul'a götürülüşü, sadrazam olarak geri gelişi ve Bosna-Hersek’te Drina nehri üzerine bir köprü yaptırmak istemesi ve bu süreçte yaşananlar anlatılır. Yazar, anlatımını köprünün bulunduğu yörenin coğrafyasıyla, köprü için söylenenlerle, köprü hakkındaki efsanelerle zenginleştirmiştir. Sokullu Mehmet Paşa’nın Osmanlı İmparatorluğu’nda sadrazam oluşu, bölgede yaşayan Türkler, anlatıcının eserde Türklerle ilgili pek çok yargıya, tipe yer vermesinin önünü açmıştır. Doküman inceleme yöntemiyle oluşturulan bu çalışmada, anlatıcının, yargılarında Türk kültüründen nasıl bahsettiğini, nasıl bir Türk tipine yer verdiğini ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Böylece hümanist kimliğiyle, farklı din ve ırklara ayrım yapmayan yaklaşımıyla bilinen yazarın, kozmopolit bir bölgede kişilere yaklaşımı Türk kültürü ve tipi özelinde tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmada, kültür, Türk kültürü, edebi ürünlerde tipler ve Türk tipi üzerine genel bir giriş yapıldıktan sonra içerik analiziyle Türk kültürüne ait ögeler tespit edilerek değerlendirilmiştir.
Literary works have the feature of holding a mirror to the period they tell. Some works have not only been the mirror of the society in which they emerged, but have also carried traces of societies thousands of kilometers away. Nobel Prize-winning writer Ivo Andric's work called The Bridge on the Drina, published in 1945, also deals with a period of hundreds of years around the Drina Bridge. In his work, the author gives place to the events that took place in the multinational structure of the region from the construction of the bridge to the middle of the 1900s. At the center of the events are Sokullu Mehmet Pasha and the Drina Bridge. It tells about his being taken to Istanbul as a child, his return as grand vizier and desire to build a bridge over the Drina river in Bosnia-Herzegovina and what happened in this process. The author enriched his narrative with the geography of the region where the bridge is located, what was said about the bridge, and legends about the bridge. The fact that Sokullu Mehmet Pasha was the grand vizier in the Ottoman Empire, the Turks living in the region, paved the way for the narrator to include many judgments and types about Turks in the work. In this study, which was created by document analysis method, it was aimed to reveal how the narrator talks about Turkish culture in his judgments and what kind of Turkish type he includes. Thus, the approach of the author, who is known for his humanist identity and his approach that does not discriminate against different religions and races, to people in a cosmopolitan region has been tried to be determined in the context of Turkish culture and type. In the study, after a general introduction on culture, Turkish culture, types in literary products and Turkish person type, elements of Turkish culture were determined and evaluated with content analysis.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Linguistics |
Journal Section | Turkish language, culture and literature |
Authors | |
Publication Date | February 21, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Issue: 26 |