Amaç: Akut Stres Bozukluğu, aşırı travmatik bir stres kaynağı ile karşılaştıktan sonra başlayan veya kötüleşen istem dışı belirtiler, olumsuz duygudurum, disosiyasyon, kaçınma ve uyarılma belirtilerinin görüldüğü durumlar olarak tanımlanmıştır. Bu çalışmanın amacı deprem sonrası acil servise başvuran hastalarda akut stres bozukluğunun değerlendirilmesidir.
Gereç ve Yöntemler: 23 Kasım 2022 tarihinde meydana gelen Düzce depreminden sonra 2 ile 30. gün arasında üçüncü basamak acil servise başvuran hastalar çalışmaya dahil edildi. Acil servise başvuran toplam hasta sayısı 11091 idi ve deprem sonrası etkilenen 562 hasta tespit edildi. Çalışmaya dahil edilme kriterlerine uygun 376 hastanın dosya kayıtları retrospektif olarak incelendi.
Bulgular: Çalışmamızda yaş ortalaması 42,54±6,93 idi. Kadın cinsiyet oranı yüksek (%54,3) olarak saptandı. Anksiyete ile tüm değişkenler karşılaştırıldığında anksiyetesi olan hastaların yaş (p=0,028), taşikardi (p=0,001) ve daha önce psikiyatrik tanısı olması (p=0,002) anksiyete olmayanlara göre istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı. Cinsiyet (p=0,08) ve baş dönmesinde (p=0,673) istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı.
Sonuç: Depremler kişinin canını, malını ve yaşamının anlamını tehdit eden güçlü bir stres kaynağıdır. Akut stres bozukluğunun travma sonrası stres bozukluğuna dönüşmemesi için erken tanı konulmalı ve destekleyici tedaviye başlanmalıdır. Acil servisin yoğun çalışma koşullarına rağmen bu gibi durumlarda hastaların tedavi sürecini başlatabilmek amacıyla psikiyatriye yönlendirilmesi göz ardı edilmemelidir.
Düzce Üniversitesi 2023/34 etik onay numarası alınarak yürütüldü. İnsan katılımcılarla yapılan çalışmalarda gerçekleştirilen tüm prosedürler Kurumsal Araştırma Komisyonu'nun etik standartlarını ve 1964 Helsinki Bildirgesi'ni ve sonraki değişikliklerini veya karşılaştırılabilir etik standartlarını karşıladı.
Aim: Acute Stress Disorder is defined as the presence or worsening of involuntary symptoms, negative mood, dissociation, avoidance, and arousal symptoms that occur after encountering a highly traumatic stressor. The aim of this study is to evaluate Acute Stress Disorder in patients presenting to the emergency department after an earthquake.
Material and methods: Patients who presented to the tertiary emergency department between the 2nd and 30th days following the Düzce earthquake on November 23, 2022, were included in the study. The total number of patients who visited the emergency department was 11,091, and 562 of them were identified as being affected by the earthquake. The records of 376 patients, who met the inclusion criteria, were retrospectively reviewed.
Results: In our study, the average age of the participants was 42.54±6.93 years, with a higher proportion of female patients (54.3%). When comparing anxiety with all variables, it was found that patients with anxiety showed a statistically significant difference in age (p=0.028), tachycardia (p=0.001), and having a prior psychiatric diagnosis (p=0.002) compared to those without anxiety. However, no statistically significant difference was observed in gender (p=0.08) or dizziness (p=0.673).
Conclusion: Earthquakes are a powerful source of stress that threatens a person’s life, property, and sense of meaning. To prevent acute stress disorder from evolving into post-traumatic stress disorder, early diagnosis and supportive treatment are essential. Despite the heavy workload in the emergency department, it is crucial not to overlook the need to refer patients to psychiatry to initiate their treatment process in such cases.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Clinical Sciences (Other) |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | January 3, 2025 |
Submission Date | August 26, 2024 |
Acceptance Date | November 26, 2024 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 15 Issue: 1 |