To Socrates, since he knows that he does not know, a philosopher is a person who questions both himself and the people asserting that they are knowers. In conjunction with this role, he is also a horsefly trying to awake the snoozing state. However, Plato thinks that the role assigned by his teacher to the philosopher is not enough to found a good state by stopping the social collapse in his time. For, to him, the philosopher must be a king who possesses the knowledge of truth in order that a good state can be founded. Thus Plato determines philosopher’s new role by giving both epistemic and political power to him. From now on, he is a person who will sketch out the best state ever on the strength of the knowledge of truth and put this into force. But at this point, the question ‘What is the criterion for deciding whether the philosopher possesses the knowledge that he is claimed to possess?’ raises a problem. For aforesaid knowledge can be neither expressed in words nor conveyed to someone else; it is a type of knowledge that will remain a puzzle in the knower, that is, the philosopher. Now then, if it is not possible to determine the knowledge that is the key criterion of philosophership, then it is not possible to determine who the first philosopher is and how he becomes philosopher, either.
Sokrates’e göre filozof “bilmediğini bilen” olduğu için hem kendini hem de “bilen” olduğunu iddia eden kişileri sorgulayan bir kişidir. Bu rolüyle birlikte filozof, aynı zamanda, uyuklamakta olan devleti uyandırmaya çalışan bir at sineğidir. Ne var ki Platon kendi dönemindeki toplumsal çöküşün durdurulup iyi bir devletin kurulabilmesi için hocasının filozofa vermiş olduğu rolün yeterli olmadığını düşünür. Çünkü ona göre iyi bir devletin kurulabilmesi için filozofun hakikatin bilgisine sahip olan bir kral olması gerekir. Böylece Platon gerek bilginin gücünü gerekse siyasal gücü filozofa vermek suretiyle onun yeni rolünü belirlemiş olur. O artık hakikatin bilgisine dayanarak olabilecek en iyi devletin taslağını çizecek ve bunu uygulamaya koyacak olan bir kişidir. Ancak tam da bu noktada söz konusu filozofun sahip olduğu iddia edilen bilgiye gerçekten sahip olup olmadığının ölçütü nedir? sorusu bir problem olarak belirir. Çünkü söz konusu bilgi dile dökülebilir olmadığı gibi bir başkasına da aktarılabilir değildir; bilende, yani filozofta sır olarak kalacak olan bir bilgidir. Şu halde filozofluğun temel ölçütü olan bilgiyi belirlemek mümkün değilse ilk filozofun kim olduğunu ve onun nasıl filozof olduğunu da belirlemek mümkün değildir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | January 30, 2014 |
Submission Date | January 30, 2014 |
Published in Issue | Year 2013 Issue: 25 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.