Batı felsefesinde, etkisi Platon’a kadar uzanan kökene dayalı bir hakikat anlayışı, sorgulanmaya değer önemli bir konudur. Ancak kökene dayandırılarak bir hakikatin inşası, temel evrensel değerlerin ve sorgulanamayan kutsal bir alanın oluşturulmak istenmesi açısından oldukça dikkat çekicidir. Peki, genellikle yadsınamayan ve pek tartışılmayan bir gerçeklik olarak kabul edilen hakikat, bir kökene sahip midir ya da hakikatin bir tarihinden söz edilebilir mi? Bu sorular, siyasi ve çağdaş felsefi tartışmalarda hala merkezi bir yer tutmaktadır. Bu soruya genellikle olumlu cevap verenler olsa da olumsuz cevap verenler de olmuştur. Olumsuz cevap verenler arasında birçok kişi sayılabilir ve onlardan ikisi de Nietzsche ve Foucault’dur. Her iki düşünür, hakikatin göreceliğinin başlıca savunucularından biri olarak görülür. Foucault, Nietzsche’nin de etkisinde kalarak, hakikatin yayılma tarzı ve bağlantıları hakkında spesifik bazı tarihsel, kültürel ve yönetimsel etkiler olduğunu öne sürmektedir. Ne Nietzsche’nin ne de Foucault’nun çalışmalarında hakikatin reddi söz konusu değildir. Ancak Foucault, hakikati tarihsel bir kategoride görerek hakikatin tarihini yapma denemesine girişir. O, bu hakikat tarihini, kökenin insan için anlamını ve tarihsel süreç içerisindeki etkilerini ve hakikate dönüşme şeklini Nietzsche’den devşirdiği soybilim ile tarihsel bir değerlendirmeye tabi tutarak analiz eder. Foucault’ya göre tarihsel her bir dönemin hakikati de o dönemin koşullarınca ve bilhassa o dönemin epistemesinden hareketle belirlenir. Hem Nietzsche hem de Foucault’da hakikat, nesnellikten ve evrensellikten yoksunken Foucault, hakikatin iktidar etkileriyle şekillenen bir tarihsellik içerdiğini düşünmektedir.
Batı felsefesinde, etkisi Platon’a kadar uzanan kökene dayalı bir hakikat anlayışı, sorgulanmaya değer önemli bir konudur. Ancak kökene dayandırılarak bir hakikatin inşası, temel evrensel değerlerin ve sorgulanamayan kutsal bir alanın oluşturulmak istenmesi açısından oldukça dikkat çekicidir. Peki, genellikle yadsınamayan ve pek tartışılmayan bir gerçeklik olarak kabul edilen hakikat, bir kökene sahip midir ya da hakikatin bir tarihinden söz edilebilir mi? Bu sorular, siyasi ve çağdaş felsefi tartışmalarda hala merkezi bir yer tutmaktadır. Bu soruya genellikle olumlu cevap verenler olsa da olumsuz cevap verenler de olmuştur. Olumsuz cevap verenler arasında birçok kişi sayılabilir ve onlardan ikisi de Nietzsche ve Foucault’dur. Her iki düşünür, hakikatin göreceliğinin başlıca savunucularından biri olarak görülür. Foucault, Nietzsche’nin de etkisinde kalarak, hakikatin yayılma tarzı ve bağlantıları hakkında spesifik bazı tarihsel, kültürel ve yönetimsel etkiler olduğunu öne sürmektedir. Ne Nietzsche’nin ne de Foucault’nun çalışmalarında hakikatin reddi söz konusu değildir. Ancak Foucault, hakikati tarihsel bir kategoride görerek hakikatin tarihini yapma denemesine girişir. O, bu hakikat tarihini, kökenin insan için anlamını ve tarihsel süreç içerisindeki etkilerini ve hakikate dönüşme şeklini Nietzsche’den devşirdiği soybilim ile tarihsel bir değerlendirmeye tabi tutarak analiz eder. Foucault’ya göre tarihsel her bir dönemin hakikati de o dönemin koşullarınca ve bilhassa o dönemin epistemesinden hareketle belirlenir. Hem Nietzsche hem de Foucault’da hakikat, nesnellikten ve evrensellikten yoksunken Foucault, hakikatin iktidar etkileriyle şekillenen bir tarihsellik içerdiğini düşünmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Philosophy, Logic, Systematic Philosophy (Other) |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | January 9, 2025 |
Publication Date | |
Submission Date | August 24, 2024 |
Acceptance Date | October 13, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 16 Issue: 2 |
Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır.
Derginin tüm içeriğine açık erişim sağlanmaktadır. Yayınlanan makaleler öncelikle İThenticate programında taranmaktadır.
Dergimizde
yayınlanan makalelerin sorumluluğu yazara ait olup, tüm telif hakları Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi’ne devrolunmuştur.