Tarih boyunca kadın ve kadın bedeni eril gücün tahakküm mecrası olmuştur. Erkekliğe dair imgeler oluşturulurken kendisine tüm evrene tahakküm etme yeteneği ve gücünü doğal hakkı olarak kendinde gören erkek, karşıtı olarak kadını daha zayıf ve yetersiz olarak kurgulamıştır. Bununla birlikte diğer yaşayan canlılar üzerinde karar verme yetisini de kendi hakkı olarak görmüştür. Yazılı kaynaklarda ana soylu döneminde kadının Tanrıça olarak yüceltilmesi, değer görmesi açısından değerlendirilmesi gerekirken tarihi süreçte değişen hayati koşullar ve yerleşik düzene geçilmesiyle birlikte fiziksel gücün daha önem kazanmasıyla kadınlar itibar kaybetmiş ve nesneye dönüştürülerek bedenleri pazarlanmıştır. Kabileler arasında takas edilen kadın ancak takas edildiği nesnenin veya canlının değeri kadar değer taşımaktaydı. Bedeni artık kendi iradesinde olmayan kadın savaş alanında ganimet olarak görülmüş, kaçırılmış tekrar pazarlığın nesnesi olmuştur. Bu pazarlığı meşrulaştırmak adına da kadının rızası varmış gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Bu aslında var olmayan rızanın tarihçesinin bir kesiti bu yazıda aktarılmaya çalışılacaktır. Başlangıcı Sümerlerden yola çıkılarak Ece Nana’ya yöneltilen övgülerden sonra Antik dünyanın ikirciklik anlayışından sonra kitabi dinlerdeki yansıması ele alınacak ve kadın düşmanlığının ve itibarsızlığın başlangıcı olarak dogmaya dönüşmesi Ana soylu düzenden ata soylu döneme geçişte gerçekleşmiş olacağı düşünülmektedir. Farklı kaynakların değerlendirilmesinden yola çıkılarak kadın bedeninin uzun yıllar geçmesine rağmen hala aynı imgeler ile değerlendirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğin hala sağlanmamış olması umut kırıcı olsa da mücadelenin devamı için karanlıkta bırakılan kadınlar ortaya çıkmış olacaktır. Bu yazı yaklaşık 4000 yıl süreyi kapsayan fahişelerin tarihini aktarmaktadır.
Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi BAP Projesi
13-EDB-011
kuruma teşekkürler
Throughout history, women and the female body have been the dominance of masculine power. While creating images of masculinity, the man, who sees himself as the natural right of the ability and power to dominate the whole universe, has, on the contrary, constructed the woman as weaker and inadequate. However, he considered the ability to decide on other living creatures as his right. In the written sources, in the matrilineal period, the woman should be glorified as a goddess and evaluated in terms of being valued, but with the changing vital conditions in the historical process and the transition to the settled order, women lost their dignity and their bodies were marketed by turning them into objects. The woman exchanged between the tribes was only worth as much as the value of the object or living thing with which she was exchanged. The woman, whose body is no longer of her own will, was seen as booty on the battlefield, and the kidnapped became the object of bargaining again. In order to legitimize this bargain, it was tried to be shown as if the woman had consent. A section of the history of this non-existent consent will be tried to be conveyed in this article. After the praise directed to queen Nana, starting from the Sumerians, the reflection of the ancient world in the book religions after the ambivalence understanding will be discussed and it is thought that the transformation into dogma as the beginning of misogyny and disrepute will have taken place during the transition from the matrilineal order to the ancestral lineage. Based on the evaluation of different sources, although it is disappointing that the female body is still evaluated with the same images even after many years, and that gender equality has not been achieved yet, women who have been left in the dark for the continuation of the struggle will have emerged. This article chronicles the history of prostitutes spanning nearly 4000 years.
13-EDB-011
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Women's Studies |
Journal Section | Reviews |
Authors | |
Project Number | 13-EDB-011 |
Publication Date | June 30, 2023 |
Submission Date | March 28, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 2 Issue: 1 |