Hakikatin peşinde koşan insanoğlu düşünce gücünün yardımı ile
gerçeğin bilgisine ulaşır. Diğer hiçbir canlıda bulunmayan düşünce gücü
insana kendini bulma ve hayatı anlamlandırma olanağı tanır. Kendi varlığı
üzerine düşünen insanoğlu ise hem mutluluğa hem de hakiki olana ulaşacaktır.
Hakiki bilginin insana sağladığı mutluluk pek çok filozofa göre insanın
ulaşmak istediği nihai amaçtır. İnsanoğlu bu amaca ulaşabilmek için bir
aydınlanma yaşamalı ve Tanrı’nın ona verdiği yetileri en yüksek derecede
kullanmalıdır. Felsefe tarihini incelediğimizde mutluluğa giden hakikat
yoluna bizi ulaştırmaya çalışan en önemli filozoflardan biri olarak John Locke
görülebilir. Zira o Aydınlanma Felsefesini kurucusu, insanın kendini tanıma
noktasında çok önemli bir eşik olarak görülen 18. yüzyıl dünyasının mimarı
olarak kabul edilir.
Locke’un bu amaçla açtığı yolda yardımcı olarak gördüğü iki kaynak
mevcuttur. Bu kaynaklar Locke felsefesinde akıl ve vahiy olarak isimlendirilir.
Locke’a göre akıl ve vahiy kavramlarının doğru bir şekilde anlaşılması ve bu
kavramlar arasındaki dengenin sağlıklı bir şekilde kurulması insanı hakiki
olana, gerçeğin bilgisine ulaştıracaktır. Çalışmamızda Locke felsefesinde akıl
ve vahiy kavramının yeri ve bu iki kavram arasındaki dengenin nasıl kurulması
gerektiği üzerinde durulmuştur
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Kasım 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Sayı: 23 |
.