A period in which the foundations of the metaphysical principles of moral life in Sufism were laid with Ibn al-Arabi. All theoretical sciences were tried to be gathered around a goal with Ibn al-Arabi and especially Konevi, who is considered another founder of the school. At the same time, Ibn al-Arabi expanded the subject of metaphysics, which Ibn Sīnā determined as pure existence, in terms of dealing with the relationship between God, man, and the world. The thought of Ibn al-Arabi, on the other hand, determined the Existence of God, which Ibn Sînâ determined as the goal of metaphysics, as the subject of metaphysics. Konevî named metaphysics as marifatullah and stated its subject as God's Existence/Vücûd-ı Haq. This shows a radical change in Islamic Philosophy. Because Ibnu'l-Arabi and investigator sufis did not start the subject with existents that limited metaphysics to ontological patterns. Ibn 'Arabi seems to have shifted the basic emphasis from existent to existence. From another point of view, since existence is regarded as obvious and out of categories, it is not considered the opposite of absence. I.e it is impossible to talk about non-existence in the absolute sense. Because the eternity of existence leaves no room for non-existence. According to İbnü'l-Arabî, non-existence, which cannot be known and defined because it does not depend on anything, can only be mentioned in a relative sense. This study deals with Ibn al-Arabi's views on vücûd/existence and adem/non-existence. However, this issue constitutes a suitable ground for even a thesis study. For this reason, this study is important in terms of preparing the ground for further studies. Considering the limitations, this study includes the general description of Ibn al-Arabi's views on the subject.
İbnü’l-Arabî ile tasavvufta ahlakî hayatın metafizik ilkelerinin temellerinin atıldığı bir dönem başlamıştır. İbnü’l-Arabî ve özellikle ekolün bir diğer kurucusu sayılan Konevî ile tüm nazarî ilimler bir gaye etrafında toplanmaya çalışılmıştır. İbnü’l-Arabî aynı zamanda Tanrı-insan ve âlem ilişkilerini de ele alması yönünden İbn Sînâ’nın salt varlık olarak belirlediği metafiziğin konusunu da genişletmiştir. İbnü’l-Arabî düşüncesi ise İbn Sînâ’nın metafiziğin gayesi olarak belirlediği Hakk’ın Varlık’ını metafiziğin konusu olarak belirlemiştir. Konevî metafiziği ilm-i ilâhî olarak isimlendirerek konusunu Hakk’ın Varlık’ı/Vücûd-ı Hak olarak belirtmiştir. Bu da İslâm Felsefesi’nde köklü bir değişimi göstermektedir. Çünkü İbnü’l-Arabî ve muhakkik sûfîler konuya metafiziği ontolojik kalıplarla sınırlayan mevcûdât ile başlamamışlardır. İbnü’l-Arabî temel vurguyu mevcûddan vücûda kaydırdığı görünmektedir. Bir diğer açıdan varlık bedîhî ve kategoriler dışı kabul edildiğinden dolayı yokluğun zıddı olarak kabul edilmemektedir. Yani mutlak manada yokluktan bahsetmek imkansızdır. Çünkü Varlık’ın sonsuzluğu yokluğa mahal bırakmamaktadır. İbnü’l-Arabî’ye göre bir şeye taalluk etmediğinden dolayı da bilinemez ve tanımlanamaz olan yokluktan ancak izâfî anlamda bahsedilebilmektedir. Bu çalışma İbnü’l-Arabî’nin vücûd/varlık ve adem/yokluk hakkındaki görüşlerini ele almaktadır. Fakat bu husus bir tez çalışmasına dahi müsait bir zemin teşkil etmektedir. Bu sebeple bu çalışma daha ileri çalışmalara zemin hazırlaması açısından önem arz etmektedir. Sınırlılıklar göz önünde bulundurularak bu çalışmada İbnü’l-Arabî’nin konu hakkındaki görüşlerinin genel hatlarıyla anlatımına yer verilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 41 |
.