The settlement and displacement capacities of people once refer to the strengthening of their roots on one side and the rootlessness on the other. Where we live for human beings, "to stay" is the most natural form of existence. Human structure must belong to a certain 'place', which can not sustain its existence as a 'floating-minded' mind or 'situatedness' living creature in order to maintain a regular and harmonious relationship between the environment and the city culture. The place that forms the basis of this belonging turns into a 'place', a definition and a meaning, as time goes 'together' (with time a culture rooting on it). This is a spontaneous 'identification' and this means that the individual has an "existence point", that is to say, a place to "keep a residence" and to identify itself with it and it is also the opposite of placeness or non-place. The soul of this space identified as 'genius loci' with the spirit of time, which is expressed as 'Zeitgeist', bearing and describing the traces of the past, is the fallacy of this identification.
İnsanların bir yere yerleşme ve yer değiştirme kapasiteleri bir taraftan köklerinin güçlendirilmesine bir taraftan ise köksüzlüğüne referans verir. İnsan için yaşadığı yerde “mesken tutmak” varoluşunun en doğal şeklidir. İnsan yapısı gereği çevresi ve kent kültürü arasında düzenli ve uyumlu bir ilişki sağlamak arzusuyla ‘yüzer-gezer’ bir zihin ya da ‘konar-göçer’ bir canlı olarak varlığını sürdüremez, belli bir ‘yer’e ait olmalıdır. Bu aidiyetin tabanını oluşturan mekân zamanla birlikte ‘yoğunlaştıkça’ - zamanla bir kültür ona kök saldıkça- bir ‘yer’e dönüşür, tanım ve anlam kazanır. Bu bir kendiliğinden ‘özdeşleşme’ durumudur, yersizlik (placeness) ya da olmayan yer (non-place) karşıtı bu durum, bireyin bir “varoluş noktası” na sahip olması yani bir yerde “mesken tutması”, kendisini orasıyla özdeşleştirmesi anlamına da gelir. Geçmişteki izleri taşıyan ve anlatan ‘Zeitgeist’ diye ifade edilen zamanın ruhu ile ‘genius loci’ olarak tanımlanan mekânın ruhu bu özdeşleşmenin sacayaklarıdır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | November 30, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 22 Issue: Göç Özel Sayısı |