Büyük Selçuklu Devleti kuruluşundan itibaren gerçekleştirdiği icraatlarla Türk-İslam tarihinde çok önemli bir yere sahip olmuştur. Selçukluların bizim açımızdan en önemli faaliyetlerinden birisi ise şu anda üzerinde yaşadığımız Anadolu’yu fethetmeleri ve bize vatan olarak hediye etmeleridir. Anadolu’nun fethi ve Türkleşmesi meselesini tam olarak anlayabilmek için bu olayın birinci basamağını teşkil eden Selçukluların Kafkasya’yı fethi ve hâkimiyeti meselesini anlamamız gerekmektedir. Çünkü Selçukluların Kafkasya ile ilgilenmelerinin ve burada hâkimiyet kurmalarının temel nedeni, Anadolu’yu fethetme ve bir vatan haline getirme arzularının doğal bir sonucudur. Bu amaçla Selçuklu sultanları Kafkasya hâkimiyeti için başta Bizans ve onun müttefikleri olan Gürcüler, Ermeniler ile mücadele etmişlerdir. Ayrıca Kafkasya hâkimiyeti için Revvâdîler (981-1065), Şeddâdîler (951-1076), Şirvanşahlar (Mezdeîler) (983-1373) gibi burada bulunan Müslüman beylikleri itaat altına almışlardır. Aslında Anadolu’ya karşı sefere çıkan Selçuklu sultanlarından Tuğrul Bey 1054, Alp Arslan 1064 ve 1068, Melikşah ise 1076 ve 1078 yıllarında Kafkasya’dan geçerken buradaki hâkimiyetlerini teyit ederek veya kendilerine karşı hareketleri ortadan kaldırarak yollarına devam etmişlerdir. Tuğrul Bey ile başlayan Selçukluların Kafkasya ile ilişkileri, Alp Arslan’ın buraya düzenlediği iki sefer sonucu kazanılan başarılarla belli bir aşama kaydetmiştir. Melikşah’ın Kafkasya seferleri ve kendisine bazı feodal haklar verdiği Savtegin’i buraya vali olarak ataması, bölgede Selçuklu hâkimiyetini pekiştirmeye yönelik faaliyetler olup amaç Anadolu’nun emniyetini sağlamaktır.
The Great Seljuk Empire holds a significant place in the history of Turkic-Islamic civilization due to its impactful policies and achievements since its foundation. One of the most crucial undertakings of the Seljuks, from our perspective, was the conquest of Anatolia—transforming it into a homeland for the Turks. To fully comprehend the process of Anatolia’s conquest and Turkification, it is essential to first understand the Seljuks’ conquest and domination of the Caucasus, which served as a foundational step. The Seljuks’ interest in the Caucasus and their efforts to establish control in the region stemmed from their strategic objective of conquering Anatolia and turning it into a permanent homeland. In pursuit of this goal, Seljuk sultans engaged in military campaigns against the Byzantines and their allies, including the Georgians and Armenians. Additionally, they subdued local Muslim principalities such as the Rawadids (981–1065), Shaddadids (951–1076), and Shirvanshahs (Mezdeids) (983–1373) to consolidate their authority in the region. Notably, Seljuk rulers like Tughril Beg in 1054, Alp Arslan in 1064 and 1068, and Malik-Shah in 1076 and 1078 reaffirmed their dominance in the Caucasus or neutralized opposition while passing through the region en route to Anatolia. The Seljuk relations with the Caucasus, initiated under Tuğrul Bey, advanced significantly following the successful campaigns led by Alp Arslan. The expeditions of Melikşah to the region, along with his appointment of Savtegin—who was granted certain feudal privileges—as governor, constituted efforts to consolidate Seljuk authority in the area. These measures were primarily aimed at ensuring the security of Anatolia.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Medieval History (Other) |
| Journal Section | Research Articles |
| Authors | |
| Publication Date | October 31, 2025 |
| Submission Date | October 2, 2025 |
| Acceptance Date | October 30, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Issue: Özel Sayı |