Dünyada kapitalist üretim bölüşüm ilişkilerinin geliştiği bölgelerde çok hızlı şekilde şehirleşmenin söz konusu olduğu söylenebilir. Türkiye’de de öncelikle jeopolitik açıdan ticaret yolları ya da geçiş yolları üzerinde bulunan alanların çok hızlı bir biçimde şehirleşmeye başladığı bilinmektedir. Ne var ki bu kapsamda ağırlıklı olarak ön plana çıkan bölge Marmara Bölgesi olmuştur. Marmara Bölgesi’nde coğrafi, iktisadi ve siyasal süreçlerin bir sonucu olarak tek hâkim kent yaklaşımını andıracak şekilde İstanbul’un ön plana çıktığı ve uzun süre bu rolünü sürdürdüğü gözlenmiştir. Ardından tek hâkim kentin göstermiş olduğu reflekslere uygun şekilde belli bir doyumun ardından çevreye doğru yayılan hızlı şehirleşme hareketleri bir süre sonra bölgesel düzlemde metropoliten alanların gelişmesine ve sınırların iç içe geçmesine neden olmuştur. Türkiye’de şehirlerin birbirleri ile fazlaca iç içe geçmesi sonucu ortaya çıkan olumsuzlukların etkin şekilde giderilmesine dönük metropoliten alanların yönetimine dair 1984 yılında 3030 Sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu devreye sokulmuştur. Böylece metropolitenleşen alanlarda birbirini özellikle olumsuz dışsallıklar ile etkileyen şehirlerin kamu tercihi ve yönetişim yaklaşımları ile yapılandırılmış bir üst yönetsel organizasyon kurgusu içerisinde yönetilebilir boyuta taşınması sağlanmıştır. Zamanla bölgesel düzlemde oluşan metropoliten alanların sınırları birbirleri ile iç içe geçmeye başlamış ve bu sefer metropoliten alanların uygulamaları birbirleri açısından olumsuz dışsallıklar üretmeye başlamıştır. Bu çalışmanın amacı Kuzey Marmara boyunca gelişen metropoliten alanların sınırları açısından birbirleriyle iç içe geçmesinin meydana getirdiği sorunların aşılabilmesi için bölgesel düzeyde bir üst organizasyon olarak bölgesel yönetim uygulamasına ihtiyaç olup olmadığına cevap aramaktır. Çalışmanın kapsamını bölge yönetimleri düzleminde Marmara Bölgesi ve özellikle Kuzey Marmara boyunca gelişen metropoliten alanlar oluşturmaktadır. Bu çalışmada Kuzey Marmara Bölgesi’nde gelişen metropoliten alanlar için bir üst organizasyon olarak bölge yönetimi modeline ihtiyaç olup olmadığının tespitine dair yöntem olarak arşiv araştırması ve içerik analizi yöntemleri kullanılmıştır. Yapılan araştırmalar neticesinde Kuzey Marmara Bölgesi’nde yer alan Tekirdağ, İstanbul, İzmit ve Sakarya metropoliten alanlarını içine alan bir bölge yönetiminin kurulmasının siyasi, idari, iktisadi ve toplumsal boyutta pozitif sonuçlar verebileceği sonucuna varılmıştır.
In areas where capitalist production and distribution relations predominate in the world, urbanization is observed to be happening pretty fast. Likewise in Turkey, geopolitically significant areas such as trade routes and transition ways began to urbanize swiftly. In this regard, the Marmara Region is the leading region that has urbanized fast and heavily. As a result of geographical, economic and political processes in the Marmara Region, Istanbul is observed to be the prominent city and still claims its place, reminding us of the one-dominant-city approach. Following a level of saturation in compliance with reflexes expected of a one-dominant-city, urbanization movements expanded through its whereabouts, resulting in the enlarging of metropolitan areas and intermingling of city borders. In order to compensate for the disadvantages brought about by the over-intermingling of cities in Turkey, Metropolitan City Law no. 3030 was passed in 1984 as to the administration of metropolitan areas. Thus, according to their respective public choices and governance approaches, different cities that affect each other especially with negative externalities in metropolitan-like areas, were taken to a superior governmental organizational setup, enabling manageability. In time, regional metropolitan areas also began intermingling with each other and the same problem of constituting negative externalities for each other appeared. This work is looking for an answer to the question whether a regional administration model is required or not in order to overcome the problems arising from the intermingling of metropolitan areas through North Marmara. The scope of this work includes the metropolitan areas in the Marmara Region and especially North Marmara pertaining to area administrations. This work has been composed based on the methods of archive research and content analysis in order to determine whether a regional administration model is required as a superior organization for metropolitan areas in the North Marmara Region. In conclusion, research has shown that the establishment of a regional administration for the metropolitan areas in such cities in the North Marmara Region as Tekirdag, Istanbul, Izmit and Sakarya could actually benefit political, administrative, economic and social life.
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | October 1, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 |