Günümüzde sanatsal ve politik pratikleri etkileyen etik yönelim, onların ahlaki kriterlere tabi olmaları olarak yorumlanmamalıdır. Günümüzde etiğin saltanatı, gerçek ile yasa arasında, olan ile olması gereken arasında, yargının kendisini dayatan yasanın gücüne boyun eğdiği giderek artan bir ayrımsızlığa yol açmaktadır. Bu yasanın radikalliği, hiçbir seçeneğe yer bırakmaması ve şeylerin düzeninden kaynaklanan basit bir kısıtlamadan başka bir şey olmamasıdır. Bu, yalnızca çağdaş siyasette değil, felsefi düşünce ve filmde de izlenebilecek, sonsuz kötülük, adalet ve kurtuluşun benzeri görülmemiş bir dramaturjisini beraberinde getirir.
The ethical turn that affects artistic and political practices today should not be interpreted as their subjection to moral criteria. Today, the reign of ethics leads to a growing indistinction between fact and law, between what is and what ought to be, where judgement bows down to the power of the law imposing itself. The radicality of this law is that it leaves no choice, and is nothing but the simple constraint stemming from the order of things. This brings about an unprecedented dramaturgy of infinite evil, justice and redemption that can be traced not only in contemporary politics, but in philosophical reflection and film.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Film Eleştirisi, Sinema ve Estetik, Sinema (Diğer) |
Bölüm | Çeviri |
Yazarlar | |
Çevirmenler | |
Yayımlanma Tarihi | 9 Ağustos 2024 |
Gönderilme Tarihi | 18 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 25 Mayıs 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 15 Sayı: 1 |
sinecine TR DİZİN ve FIAF tarafından taranmaktadır.