Ekosistem tüm canlı türlerinin birbirleriyle kurdukları ilişkiyle dönüşen, değişen ve hareket eden bir bütünlüktür. Oysa Antik Yunan’da Sokratik dönemle birlikte tüm ilgi odağı canlı türleri arasında insana kaymıştır. İnsan dışındaki tüm evren insan tarafından ve insana yararı ölçüsünde değerlendirilmiştir. İnsan merkezci bu tutum insan ve hayvan arasındaki ilişkiyi de dönüşüme uğratmıştır. Bu insan merkezci tutum kültür ve sanat ürünlerine de yansımaktadır. Binlerce yıldan bu yana hayvanlar eğlence sektöründe, kötü koşullar altında çalıştırılmaktadır. Çağdaş bir eğlence ve sanat biçimi olarak sinema tarihinde de benzer örnekler bulunmaktadır. Bu çerçevede sahip olduğu teknik donanımı ve iradesi karşısında insana boyun eğmekten başka çaresi olmayan hayvan oyuncuların haklarını gözetmek nasıl mümkün olabilir? Bu makale çağdaş Türk Sinemasından örnek filmlerle hayvan oyuncuların istismar edilmemelerini güvence altına almanın yöntemlerini tartışacaktır. Bu tartışmanın zeminini ekoeleştiri ve canlı merkezcilik oluşturmaktadır. Bu çerçevede makalenin ilk bölümü hayvan ve insan tanımlarının felsefedeki iki geleneğine değinecek sonrasında ise konuyla ilgili mevcut yasalar, bu yasaların kapsamı, sınırlılıkları ve öneriler tartışılacaktır. Yönetmenin sorumlulukları etik kapsamdan yasal zorunluluklar çerçevesine çekilecektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Mayıs 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Özel Sayı (2) Mayıs 2020 |