Estetik modernizm, Batılılaşma ve ilerlemeyle karakterize edilen modernleşmeden ayrılmaktadır. Gelişme yerine durağanlığı, çağdaşlık yerine ilkselliği, akıl yerine hayal gücünü, çalışma yerine oyunu ve bilinç yerine bilinçaltını yeğleyen estetik modernizm, modern işleyişin yürürlüğüyle beraber modernleşmenin egemen sürümünün yanında bir diğer modern seçenek halindedir. 19. yüzyıl romantizmiyle 20. yüzyıl avangardının paydaş izleği olarak yorumlanan estetik modernizmin sinemada yeterince işlendiğini söylemek güçtür.
Buna karşın feminist ve gerçeküstücü bir yönetmen olarak Ulrike Ottinger’in filmografisi, sinemada estetik modernizm izlenebileceği bir yelpaze sağlamaktadır. Satir ve fantezi eşliğinde görsel haz arayışındaki yönetmenin 1979’da çektiği Bildnis Einer Trinkerin, bir kadının, içki içmekten başka bir güdülenmeye sahip olmaksızın, tek yön biletle Berlin’e gelişini ve arzusunu gerçekleştirmesini aktarmaktadır. Ana karakterin geçmişi ve geleceğinin bilinmezliği, filmlik zamandaki eylemlere ve görünümlere mutlak bir odak sağlamaktadır. Film boyunca hiç konuşmayan karakter, kostüm repertuarıyla dişil bir dandy, dur durak bilmeyen devinimiyleyse bir flanöz halini almaktadır. Yan karakterlerle beraber adeta gezici bir sirkin parçasına dönüşen ana karakterin davranışları, filmi estetik modernist bir tepki hüviyetine büründürmektedir.
Filmin bunu sağlamasında, kavramsal çerçeve babında arzu ve dekadans öne çıkmaktadır. Filmdeki absürtlüğün tetiklenmesi açısından belirleyici olan arzu, Deleuze ve Guattari’nin sözcüğü kavramsallaştırırken dâhil ettikleri üretkenlik ve toplumsallıkla uyum göstermektedir. Ana karakterin içki içme eyleminin yol açtıklarıysa dekadansa işaret etmektedir. Düşkünleşmek ve çöküş anlamlarını içeren dekadans, Paglia’nın sözcüğü sanat ve cinsellik ekseninde kavramsallaştırmasıyla uyum göstermektedir. Estetik modernizmin, arzunun ve dekadansın ortak paydası olan burjuvazi ve kapitalizm karşıtlığı, filme sıra dışı bir önem kazandırmaktadır.
Aesthetic modernism parts from modernization which is characterised by westernization and progress. Aesthetic modernism, which prefers stability over improvement, primitivity over contemporary, imagination over mind, play over work and subconscious over consciousness is, with the enforcement of modern process, the other modern choice alongside the dominant version of modernization. It is difficult to say that the aesthetic modernism, which is interpreted as the stakeholder theme of 19th century romanticism and 20th century avant-garde, is treated sufficiently cinema.
In spite of this, the filmography of Ulrike Ottinger as a feminist and surrealist director, provides a spectrum through which viewing of aesthetic modernism in cinema is possible). Bildnis Einer Trinkerin, which the director shot in 1979 while in pursuit of visual pleasure in the company of satire and fantasy, conveys the arrival of a woman in Berlin with one-way ticket and no other motivation than to get drunk and how she realizes her desire. The obscurity of the past and future of the main character provides an absolute focus to the actions and appearances that takes place in films timeline. The character who does not speak throughout the film becomes a feminine dandy with her costume repertoire and a flâneuse with her movements that knows no limit. Through the behaviours of the main character who, together with the side characters almost becomes part of a travelling circus, the film assumes an identification as an aesthetic modernist reaction.
In regards to how the film achieves this, within the scope of conceptual frame, desire and decadence comes to the fore. Desire, which is determinant with regards to triggering of the absurdity in the film, is in harmony with productivity and sociability that Deleuze and Guattari incorporated while conceptualizing the term. Whereas the outcomes of the act of drinking of the main character point to decadence. Decadence, which includes the denotations of addiction and downfall is in harmony with Paglia’s conceptualization of the term within the axis of art and sexuality. Aesthetic modernism’s opposition to bourgeois and capitalism, which are the common ground of desire and decadence, bestows the film with an exceptional importance.
Primary Language | English |
---|---|
Subjects | Communication and Media Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | October 9, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 6 Issue: 11 - Özel Sayı (3) 2021 |