Varlık ve yokluk, bireyin öteki üzerinden ölçtüğü durumlardır. Mevcudiyetini öteki üzerinden anlamlandıran ve konumlandıran birey, kendi sınırlarını ve potansiyelini fark ettiğinde gerçeklikle yüzleşmeye başlar. Gerçeklikle yüzleşmek ve gerçekliğin ötesine bakmak, bireyin kendi içerisinde taşıdığı hayaletlerin musallat olmasıyla gerçekleşir. Hep orada olan ama yalnızca görüldüğünde varlığını ortaya çıkaran, görülene dek aynı taleple musallat olan bu hayaletler, zamansız ve tekinsiz mevcudiyetleriyle rahatsız edici bir oluşa sahiptirler. Jacques Derrida, bireyin kendiyle yüzleşmesinde içeriden dışarıya doğru çıkmaya çalışan bu gücü ve musallat olma halini, bastırılmış mevcudiyetlerin kendini göstermeye çalıştığı bu yüzleşme anlarını musallatbilim ile açıklar. Sigmund Freud’un unheimlich kavramıyla tanımlanabilen tekinsiz olma hali, Derrida’nın musallatbilim, iz ve hayalet yorumlamalarıyla birleştiğinde bireyin kendi mevcudiyetini öteki üzerinden tanımlama hali farklılaşır. Bu tanımlayışta öteki, mutlak gereklilik olmaktan çıkar; öteki, yalnızca bir aracı haline gelir. Çalışmada, Orçun Benli’nin yönetmenliğini üstlendiği 2020 yapımı filmi Gelincik, musallatbilim, tekinsizlik ve hayalet teorileri üzerinden incelenmiştir. Musallat olmanın, hayaletin ve tekinsizlik halinin sınırları tartışılmış, tekinsiz atmosferin anlatıda hangi yöntemlerle sağlandığı bulgulanmıştır.
-
-
-
Presence and absence are the situations that the individual determines through the other. The individual, who makes sense of and positions her/his existence through the other, begins to face reality when she/he realizes her/his own limits and potential. Facing the reality and looking beyond the reality takes place with the haunting of the ghosts that the individual carries within herself/himself. These ghosts, always there but revealing their existence only when seen, haunting with the same demand until seen, have a disturbing being with their timeless and uncanny presence. Jacques Derrida explains this power that tries to come out from the inside in the individual's confrontation with herself/himself, these moments of confrontation where suppressed presences try to show themselves, with haunting. When the state of being uncanny, which can be defined by Sigmund Freud's concept of unheimlich, is combined with Derrida's interpretations of haunting, traces and ghosts, the individual's state of defining her/his own existence through the other becomes different. In this definition, the other ceases to be an absolute necessity; the other becomes only an intermediary. In the study, the movie Weasel (Gelincik, Orçun Benli, 2020) is examined through the theories of haunting, the uncanny and ghost. The limits of being haunted, ghostly and uncanny were discussed, and the methods in which the uncanny atmosphere was achieved in the narrative were found out.
-
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Proje Numarası | - |
Erken Görünüm Tarihi | 1 Ekim 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Özel Sayı (4) 2022 |