Bir milletin geçmiş, günümüz ve gelecek ile olan tarihsel bağını temsil eden ve topluma ait edebî olsun veya olmasın bütün değer, gelenek, norm ve inançları kapsayan kültürel mirasın, canlılığını ve kuşaklar arası sürekliliğini devam ettirebilmesi büyük oranda yazılı kaynakların varlığı ile mümkündür. Nitekim birincil sözlü kültür olarak isimlendirilen dönemde insanlar, bilgi ve deneyimlerini şifahi olarak kuşaktan kuşağa aktarmışsa da ancak kolektif bilince hitap eden ürünler akılda tutulmuş ve aktarımı sağlanmıştır. Yazılı kültüre geçişle birlikte kitleleri bir arada tutan kodları barındıran metinlerin hem etki alanları genişlemiş hem bunların benimsenişi ve kabullenişi daha kolay olmuştur. Çünkü yazılı kaynaklar olmaksızın kültürel belleğin korunması, eksiksiz olarak aktarımı ve bünyesinde yetişmekte olan kuşağın ihtiyaçlarını karşılayabilmesi oldukça güçtür. İslam kültürü içerisinde yeşermiş olan ve tarih boyunca devamlılıklarını çoğunlukla şifahi kültürle devam ettiren Alevîlik de günümüzde buna benzer zorluklarla karşı karşıya kalan oluşumlardan biridir. Ancak burada önemli problemlerden bir tanesi, Alevîliğin gerçekten yazılı kaynaklarının olmaması değil, konuyla alakalı ciddî araştırmalar ile ortaya konulabilecek kaynakların yayımlanması noktasında gerekli hassasiyetin gösterilmemiş olmasıdır. Bu kaygıdan hareketle Türkiye Diyanet Vakfı’nın tarihî bir sorumluluk üstlenerek başlattığı ve devamını sağladığı "Alevî-Bektâşî Klasikleri" projesi, Alevî-Bektâşî geleneğine ait yazılı edebiyatın gün yüzüne çıkartılarak İslam kültürüne kazandırılması açısından atılmış oldukça önemli ve isabetli bir adımdır. Ancak orijinal ve Latinize halinin yanı sıra günümüz Türkçesine uygun olarak sadeleştirilerek yayımlanan söz konusu yazılı kaynaklar, Alevîlik-Bektâşîlik terminolojisinin, imgelerinin, öğretilerinin, dil ve üslubunun öğrenilmesi açısından büyük ehemmiyete sahipse de içerik olarak incelendiğinde birtakım sorunların var olduğu saptanmıştır. Bu problemlerin başında ise tüm eserlerin “Alevî-Bektâşî Klasikleri” çatısı altında toplanması gelmektedir. Böylesi bir durum ise beraberinde Alevî-Bektâşî geleneğine ait olmadığı bilindiği halde bazı eserlerin bu geleneğe aitmiş gibi bir algının oluşmasına sebebiyet vermektedir. Nitekim söz konusu bazı eserlerin bütün tasavvufî gruplarca benimsendiği bilinmektedir. Yine “Alevî-Bektâşî Klasikleri” bünyesinde yayımlanan bazı eserlerin isimlendirilmesindeki hatalar dikkat çekmektedir. Söz konusu eserlerin içerikleri dikkate alınmadan basılmış olması ise beraberinde isim-içerik çelişkisini doğurmuştur. Bunun yanı sıra eserlerin detaylı bir şekilde araştırılmayıp tahkikli olarak yayımlanmaması da böylesi kapsamlı bir çalışmanın keyfiyetini olumsuz etkilemektedir. Nitekim burada yapılması gereken çalışmanın istinsah edilmiş eserler üzerinden değil de muhtelif kütüphanelerde ve şahıslarda bulunan el yazması nüshalarının toplanıp karşılaştırılması yapılarak araştırmanın tamamlanmasıdır. Söz konusu çalışma ile alakalı göze çarpan bir diğer problem, tercüme esnasında yapılan çeviri hataları olmuştur. Öyle ki Alevîliğin temel taşlarından biri olan Ali isminin kullanımı ile alakalı birtakım yazım yanlışlarının olduğu tespit edilmiştir. Bu tarz kullanımların ise Müslüman toplumlarındaki birlikte yaşama kültürüne bir katkı sağlamaktan ziyade kitleler arası derin çatlakların oluşmasına sebebiyet verebilmektedir. “Alevî-Bektâşî Klasikleri” adlı yayınlar özelinde gerçekleştirdiğimiz araştırmada söz konusu literatür ile ilgili olası hataların tespit edilmesi amaçlanmaktadır. Bu bağlamda çalışmamızda söz konusu problemler sırasıyla mercek altına alınarak irdelenmiş ve örneklerle izah edilmeye gayret gösterilmiştir. Bunun yanı sıra destekleyici argümanlarla problemlerin çözümüne yönelik çözüm önerileri sunulmuştur.
İslam Mezhepleri Tarihi Alevîlik Bektâşîlik Diyanet Vakfı Yayınları Alevî-Bektâşî Klasikleri.
The vitality and intergenerational continuity of a nation's cultural heritage, encompassing all aspects of culture, values, traditions, norms, and beliefs, representing its historical connection to the past, present, and future, can only be sustained through the presence of written sources. While during the period referred to as the primary oral culture, people passed on their knowledge and experiences orally from generation to generation, only products that appealed to collective consciousness were retained in memory and transmitted. With the transition to written culture, texts containing the codes that bind communities together have not only expanded their spheres of influence but have also been more readily embraced and accepted. This is because preserving cultural memory, ensuring its complete transmission, and meeting the needs of the emerging generation within it without written sources for research is quite challenging. Alevism, which has emerged within Islamic culture and historically maintained its continuity through oral tradition, is one of the formations facing similar challenges today. However, the main problem here is not the lack of written sources for Alevism, but rather the absence of serious research on the subject, or if available, the lack of sensitivity in their publication. With this concern in mind, the " Alevi-Bektāshī Classics" project initiated and continued by the Turkish Religious Foundation represents a significant and well-founded step in bringing written literature related to the Alevi-Bektāshī tradition to light and incorporating it into Islamic culture. However, the written sources published in a simplified form to fit modern Turkish, while of great importance for learning the terminology, imagery, metaphorical teachings, language, and style of Alevism-Bektashism, have been found to have certain issues in terms of authenticity when examined in terms of content. At the forefront of these problems is the gathering of all works under the umbrella of " Alevi-Bektāshī Classics." Such a situation has led to the perception that some works belong to this tradition even though it is known that they do not. In fact, it is known that some of these works are embraced by various Sufi groups. Furthermore, errors in the naming of some works published within the framework of the " Alevi-Bektāshī Classics" project are also noteworthy. The publication of these works without considering their content has resulted in a discrepancy between their titles and content. In addition, the failure to thoroughly research and publish these works with scholarly scrutiny has adversely affected the objectivity of such a comprehensive project. Indeed, what should be done here is to complete the research by gathering and comparing manuscript copies found in various libraries and with individuals, rather than relying solely on transcribed works. Another noticeable issue related to the mentioned study is the translation errors made during the translation process. In fact, it has been identified that there are certain spelling errors related to the usage of the name Ali, which is one of the cornerstones of Alevism. Such uses can potentially lead to the formation of deep rifts between communities rather than contributing to the culture of coexistence in Muslim societies. Our research, conducted in the context of the publications titled " Alevi-Bektāshī Classics," aims to identify potential errors related to this literature. In this regard, we have examined and analyzed the aforementioned issues in our study, providing explanations with examples. Additionally, we have presented solutions to these problems with supporting arguments.
History of Islamic Sects Alevism Bektāshīsm Religious Foundation Publications Alevi-Bektāshī Classics
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Sects |
Journal Section | RESEARCH ARTICLES |
Authors | |
Early Pub Date | December 10, 2023 |
Publication Date | December 15, 2023 |
Submission Date | July 5, 2023 |
Acceptance Date | November 15, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 |
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.