Tüm kutsal metinlerde olduğu gibi Kur’an-ı Kerim’de de sosyal, kültürel, tarihî ve mekânsal birtakım unsurlar yer almaktadır. Bazıları doğal mekân olmaları itibariyle Kuran’dan önce fiziki anlamda varken bazıları da gönderilen ayetlere bağlı olarak inşa edilmiş veya yeniden anlam kazanmıştır. Zaman içinde bu mekânların bir kısmı birer toplumsal sahne görevi görürken diğer kısmı da karar verici roller üstlenerek bireyi ve toplumu şekillendirmiştir Kur’an'daki bu mekânsal zenginlik, Kur’an’ın özellikle sosyal bilimciler için önemli bir kaynak görevi görmesini sağlamıştır. Bu mekânların çeşitliliği de mekâna dair farklı bakış açılarının oluşması ve her mekânın özgün bir şekilde okunmasına olarak tanımıştır. Bu yönüyle Kur’an’ın önemli bir rehber olup kutsal mekânların gösterildiğini söylemek mümkündür. Kur’an ve mekân bağlamında hazırlanan bu çalışmada Kur’an’da sözü edilen bazı mekânların sosyolojik yönü detaylı bir şekilde incelenmiştir. Bu mekânların hangi referanslarla inşa edildiği ne şekilde anlam kazandığı ve inşa edildikten sonra ne tür toplumsal ilişki ağları ürettiği soruları üzerinde durulmuştur. Sözü edilen kutsal mekânların kamusal alanda karşılaşılan diğer mekânlardan ayrılan veya benzeyen yönleri belirlenmiş, birey ve toplumun kimlik kazanmasında bu mekânların ne tür roller üstlendiği ortaya çıkarılmıştır. Bazı doğal mekânların Kur’an ile birlikte anlamlı bir alana evrilmesi, birey ve toplum yaşamında önemli bir yer edinmesi süreci açıklanmıştır. Bunun yanında sözü edilen mekânlar aracılığıyla bireyin sahip olduğu alt kimlikleri geri planda bırakarak nasıl bir üst kimlik inşa ettiği ve bu kimliğin sürdürülmesinde söz konusu mekânların rolünün ne olduğu tartışılmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemleri arasında yer alan doküman analizi tekniği kullanılmıştır. Doküman olarak da Kur'an kaynak metin olarak seçilmiştir. İlk olarak Kur’an baştan sona incelenmiş ve kutsal mekânların geçtiği 20 farklı sûre ve 58 ayet tespit edilmiştir. Bu ayetler içerik analizi tekniği ile incelenmiş ve öne çıkan temalar kodlanmıştır. İlgili ayetlerde doğrudan veya dolaylı olarak zikredilen 12 kutsal mekân ile belirlenen temalar arasındaki ilişki açıklanmaya çalışılmıştır. Böylelikle çalışma, sözü edilen mekânlar üzerinde temellendirilmiştir. Çalışmanın sonucunda söz konusu mekânların sıradan mekânlardan farklı olarak doğrudan ilahî referanslarla yeniden anlam kazandığı veya inşa edildiği tespit edilmiştir. Bu yeniden anlam kazanma sürecinde toplumsal hafızayı aktarmaya yönelik güçlü bağların olduğu görülmüştür. Bu mekânların birey ve toplum kimliğini şekillendirme noktasında ve kültürün sonraki nesillere aktarılmasında önemli bir rol oynadığı anlaşılmıştır. Ayrıca bu mekânların aidiyet oluşturarak bireyleri ortak bir çatı altında topladığı, ortak duyguların oluşmasına zemin hazırladığı tespit edilmiştir. Tüm bunların yanında bahsi geçen bu kutsal mekânların diğer mekânlar gibi sosyal, kültürel, siyasî ve ekonomik anlamda tüketildiği, belli dönemlerde metalaştırıldığı gerçeği ortaya çıkmıştır. Ayrıca bu mekânların edindikleri kutsallıktan dolayı birleştiren, bütünleştiren ve inancı sonraki kuşaklara aktaran bir yönünün olduğu görülmüştür. Sahip olduğu bu özelliklerden dolayı ayrıştırıcı bir yönü de ortaya çıkmış ve bu mekânların toplumsal bir mücadele alanı oldukları tespit edilmiştir.
Bu çalışmanın özgün olduğunu; çalışmanın hazırlık, veri toplama analiz ve bilgi sunumu olmak üzere tüm aşamalarında bilimsel etik ilke ve kullarına uyduğumuz beyan ederiz.
Like all sacred texts, the Qur’ān also contains certain social, cultural, historical, and spatial elements. Some of these places existed naturally before the Qur’ān, while others were constructed or gained new significance based on the revealed verses. Over time, these mentioned places have served as societal platforms, with some playing decisive roles and shaping individuals. The spatial richness of the Qur’ān makes it an essential resource and repository of images for social scientists. The presence of different spatial features allows for varied perspectives on space, enabling each place to be read in a different manner. In this respect, the Qur’ān becomes an important guide and serves as an atlas showcasing sacred places. This study, prepared within the context of the Qur’ān and space, thoroughly examines the sociological aspect of some mentioned places in the Qur’ān. It focuses on how these places were constructed, how they gained meaning and the kinds of societal networks they created after being constructed. The mentioned sacred places have been compared to or differentiated from other spaces encountered in the public domain, revealing the roles these places play in shaping the identity of both individuals and society. The process of certain natural places evolving into meaningful locations in conjunction with the Qur’ān, and their significance in individual and societal life is explained. Additionally, the study discusses how individuals, through these mentioned places, leave behind their sub-identities and construct higher identities, while debating the role these places play in sustaining this identity. Document analysis, a qualitative research method, was used in the study, with the Qur’ān chosen as the primary source text. Initially, the Qur’ān was examined from start to finish to identify 19 different chapters and 57 verses mentioning sacred places. These verses were analyzed using content analysis techniques, and the prominent themes were coded. The study attempts to explain the relationship between the 11 sacred places mentioned directly or indirectly in relevant verses and the identified themes, thus forming the basis of the research. The study concludes that these places, unlike ordinary spaces, gained new meaning directly from divine references or were constructed with divine significance. It was observed that in this process of acquiring new meaning, there are strong connections aimed at transmitting societal memory. These places play a significant role in shaping both individual and societal identities, ensuring the permanence of these identities and their transmission to future generations. Moreover, it was observed that these places, by forming a sense of belonging, gather individuals under a common roof and lay the groundwork for shared emotions. Alongside these observations, it became evident that these mentioned sacred places, like other spaces, are consumed socially, culturally, politically, and economically, and at certain periods, they are commodified. Additionally, due to their sacredness, these places possess unifying, integrative qualities, transmitting faith to future generations, yet they can also be divisive and serve as arenas for societal struggle.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sociology of Religion |
Journal Section | RESEARCH ARTICLES |
Authors | |
Early Pub Date | June 12, 2024 |
Publication Date | June 15, 2024 |
Submission Date | January 5, 2024 |
Acceptance Date | May 1, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.