“Gâlibe itibar edilir / Hüküm gâlibe göre belirlenir.” ilkesi Hanefî fıkıh doktrinindeki önemli küllî kâidelerden biridir. Fıkıh metinlerinde yer alan nadire itibar edilmeyeceğini belirten ilke düzeyindeki ifadeler de aynı muhtevanın farklı boyutuna vurgu yapar. Fıkhın hemen her alanında karşılaşılabilecek bu ilke ve kurallar “gâlib” ve “nadir” kavramları çerçevesindeki fıkhî akıl yürütmenin Hanefî fıkıh düşüncesindeki etkisini ve önemini gösterir. Gâlib kavramı Hanefî fıkıh doktrininde bağlama göre farklı manalarda kullanılmaktadır. Gâlib kavramının bu farklı kullanımlarına dair kuşatıcı bir tasnif yapmak oldukça zordur ve kapsamlı bir çalışmayı gerektirir. Bununla birlikte bu çalışmada Hanefî fürû fıkıh literatüründe temsil kabiliyeti görece daha yüksek olan başlıca eserlerin özellikle ibâdet bölümlerinde yapılan yüzeysel bir tarama sonucunda gâlib kavramının daha yaygın kullanıldığı manalara dair dörtlü bir tasnif denemesi yapılmıştır. Bunlar arasında gâlib kavramının “bir olayın sıklıkla meydana gelmesi” manasındaki kullanımına odaklanılmış ve bu manadaki gâlib kavramının zorluğun defi ilkesi ile irtibatı incelenmiştir. Hanefî fürû fıkıh metinlerinde “bir olayın sıklıkla meydana gelmesi” manasını kastetmek üzere daha çok “gâlib” kelimesi tercih edilmekle birlikte “âdet, zâhir, kesret, tekrar ve mutad” gibi kelimeler ve türevleri de kullanılmaktadır. Yapılan okumalarda bu durum dikkate alınmıştır. “Bir olayın seyrek meydana gelmesi” manasını ifade eden “nadir” kelimesinin ilgili pasajların tespitinde anahtar bir rol üstlendiğinin de ayrıca belirtilmesi gerekir. Günümüz fıkıh araştırmalarında, geniş bir anlam yelpazesine sahip ve oldukça etkili bir kavram olan gâlib kavramına tahsis edilmiş çalışmalar nicelik bakımından yeterli düzeyde değildir. Görebildiğimiz kadarıyla gâlib kavramının zorluğun defi ilkesi ile irtibatlı olarak “bir olayın sıklıkla meydana gelmesi” manasındaki kullanımına tahsis edilmiş bir araştırma yapılmamıştır. Bu çalışma, literatürdeki bu boşluğu sınırlı bir alanda belli ölçüde doldurmayı hedeflemektedir. Şemsiye bir kavram mahiyetinde olan gâlib kavramının alt kümelerine odaklanmış çalışmaların Hanefî fıkhı açısından bazı kavramsal ilişki ağlarını belirlemek, ilgili kavramsal örgünün fıkhî bilgi ve düşüncenin geliştirilmesindeki etkisini görmek gibi faydaları olacaktır. Bu çalışmada Hanefî fıkıh doktrininde ibadetler alanında ilk bakışta belki mükellefin mazur kabul edilmesinin mümkün görüleceği bazı olaylarda gâlib kavramının mükellef lehine dikkate alınıp alınmayacağına dair tartışmaların harac-adem-i harac, kıyas-istihsan ve ihtiyat-mazeret kavram çiftleri ile irtibatlı bir üst bakış gözetiminde seyrettiği görülmüştür. Hükmü nasla tespit edilmiş olan bazı meselelerde ilgili olayın sıklıkla meydana gelmesinden dolayı insanlara zorluk olmaması için kolaylık hükmünün belirlenmiş olduğu tespitinden ilham alan Hanefî imâmlarının, hakkında nas bulunmayan meselelerde de benzer bir fıkhî akıl yürütmeyi gerçekleştirdikleri anlaşılmaktadır. Hanefî fakihlerinin gâlib-harac kavram çifti etrafındaki açıklamaları, Hanefî fıkhında benzer mahiyetteki bazı meselelerin bir kısmında mükellefin lehine diğer bir kısmında ise aleyhine hükümler verilmiş olmasının tutarlı bir izahı olduğunu göstermektedir. Buna göre kişinin bir kastı veya kusuru olmaması bakımından mahiyet itibariyle birbirine benzeyen olaylardaki ilk bakışta çelişkili gibi gözüken farklı hükümler, ilgili olayın sıklıkla meydana gelip gelmemesi ayrımı ile izah edilebilmektedir. Nitekim sıklıkla meydana gelen bir olay karşısında kolaylık hükmü, sıklıkla meydana gelmeyen bir olayda ise ihtiyat hükmü esas alınmıştır. Böylece ilgili meselelerdeki farklı hükümlerin aslında tutarlı bir bütün teşkil ettiği gösterilmiş olmaktadır. Ayrıca makalede görüleceği üzere Hanefî fakihlerinin gâlib-harac ilişkisi ışığındaki yaklaşımı, ilgili meselelerde Hanefî fıkhını diğer doktrinlerden ayrıştırıcı bir özelliğe sahiptir.
“The victor is respected / The verdict is determined according to the victor.” this is the one of the principles of the important universal rules in the Hanafî fiqh doctrine. Statements at the principle level stating that the rarities in fiqh texts will not be respected also emphasize the different dimensions of the same content. These principles and rules, which can be encountered in almost every field of fiqh, show the influence and importance of fiqh reasoning within the framework of the concepts of “ghālib” and “nādir” in Hanafî fiqh thought. The concept of ghālib is used in different meanings in Hanafi fiqh doctrine depending on the context. It is very difficult to make a comprehensive classification of these different uses of the concept of ghālib and requires a comprehensive study. However, in this study, as a result of a superficial scanning of the main works that have a relatively higher representation ability in the Hanafî furu‘ fiqh literature, especially in the prayer sections, a four-fold classification attempt was made regarding the meanings in which the concept of ghālib is more widely used. Among these, the use of the concept of ghālib in the sense of “the frequent occurrence of an event” was focused on, and the connection of the concept of ghālib in this sense with the principle of defence of difficulty was examined. In Hanafî furu‘ fiqh texts, the word “ghālib” is mostly preferred to mean “the frequent occurrence of an event”, but words such as “ādah, zāhir, multitude, repetition and usual” and their derivatives are also used. This situation was taken into account in the readings. It should also be noted that the word “rare”, which means “rare occurrence of an event”, plays a key role in identifying the relevant passages. In today’s fiqh research, studies devoted to the concept of ghālib, which is a very effective concept with a wide range of meanings, are not sufficient in terms of quantity. As far as we can see, there has been no research devoted to the use of the concept of ghālib in the sense of “the frequent occurrence of an event” in connection with the principle of defence of difficulty. This study aims to fill this gap in the literature to a certain extent in a limited area. Studies focusing on such sub-sets of the concept of ghālib, which is an umbrella concept, will have benefits such as determining some conceptual relationship networks in terms of Hanafî fiqh and seeing the effect of the relevant conceptual network on the development of fiqh knowledge and thought. In this study, in the Hanafî jurisprudence doctrine, in the field of worship, the debates on whether the concept of ghālib should be taken into account in favor of the taxpayer in some events that, at first glance, might seem possible to excuse the taxpayer, are pursued under the supervision of an overview in connection with the concept pairs of difficulty(harac)-non-difficulty, qiyās-istihsān and caution-excuse has been seen. Accordingly, it is understood that the Hanafî imams, who were inspired by the determination that the provision of convenience was determined in order to avoid difficulties for people due to the frequent occurrence of the relevant event in some issues whose rulings were determined in the Qur’an and sunnah, carried out a similar fiqh reasoning on the issues for which the Qur’an and sunnah was not found. The explanations of Hanafî jurists around the concept pair ghālib-harac show that there is a consistent explanation for the fact that some issues of similar nature are given in favor of the taxpayer in some parts and against him in others in Hanafî jurisprudence. Accordingly, different provisions that seem contradictory at first glance in events that are similar in nature in terms of the person not having any intention or fault can be explained by the distinction of whether the relevant event occurs frequently or not. As a matter of fact, in the case of an event that occurs frequently, the provision of convenience is taken as basis, and in the case of an event that does not occur frequently, the provision of precaution is taken as basis. Thus, it is shown that the different provisions on the relevant issues actually constitute a coherent whole. In addition, as can be seen in the comparisons made with other sects on some of the issues touched upon in the article, the approach of Hanafî jurists within the framework of the ghālib-harac relationship reflects one of the characteristic features of Hanafî fiqh.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Law |
Journal Section | RESEARCH ARTICLES |
Authors | |
Early Pub Date | December 12, 2024 |
Publication Date | December 15, 2024 |
Submission Date | July 1, 2024 |
Acceptance Date | August 18, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.