The lands between and around the Euphrates and Tigris Rivers were home to the ancient Mesopotamian civilization from the time when writing became meaningful (early 3rd millennium BC) until the Persian King Cyrus put an end to the Babylonian Empire in 539 BC. The fact that this civilization had a deep-rooted and rich tradition of religious beliefs and practices is evident from the cult objects and temple ruins unearthed during archaeological excavations, as well as the nearly half a million cuneiform clay tablets. The religious beliefs and practices observed in this geography during the period in question generally consist of the beliefs and practices identified in Babylonian, Assyrian, Akkadian, and Sumerian societies. These beliefs and practices, which were first seen in the Sumerians in the historical process and originated in Sumer, were later shaped with the contribution and influence of the Akkadians, who dominated the region and were of Semitic origin. Although the Akkadians had some influence on the Sumerians, it can be said that the Sumerians were more influential and decisive in this area. The Assyrians and Babylonians, who emerged on the stage of history after the Akkadians and Sumerians, stand out as the strongest representatives of these religious beliefs and practices. Different approaches draw attention on whether the religious beliefs and practices of the geography in question, which is the subject of this research, can be expressed as a religion or not, and on naming and classifying them. There are those who believe that these beliefs and practices do not have the identity and character of a religion, as well as researchers who call them in different ways. In the texts, it is possible to see names and classifications such as Sumerian Religion, Akkadian Religion, Assyrian Religion and Babylonian Religion as well as Mesopotamian Religion or Mesopotamian Religions. By addressing these different approaches, the goal here is both to propose a common naming, definition, and classification system and to avoid confusion of concepts. It is understood that the religious beliefs and practices identified in different regions and periods of this geography show a remarkable similarity and do not differentiate enough to form a different religious tradition within itself. For this reason, it is thought that the most appropriate definition for these beliefs and practices is the umbrella concept of "Mesopotamian Religion". In Mesopotamian Religion, it is possible to see unusual individual classifications in the form of "Folk Religion" and "Upper Class Religion". In this religion, which has immanent and transcendent sacred elements, it is known that the immanent sacred understanding is dominant. In connection with the immanent sacred understanding, there is no belief in a single God. In ancient Mesopotamia, the beliefs of polytheism and henotheism are clearly and widely prominent. This religion, in which belief in life after death, texts based on the gods and sacred figures conveying the message of the gods, bears many characteristics and archetypes of today's religions. This subject, which is generally researched by Assyriologists in the West and ancient historians in our country, basically falls within the discipline of History of Religions. In our country, it is seen that there is not enough research that deals with the religious beliefs and practices of Mesopotamia in the context and methods of the discipline of History of Religions. This discipline, which generally focuses on Judaism and Christianity in our country, has the potential to make a serious contribution to the subject of Mesopotamian Religion with its unique and effective methods and approaches. Therefore, this research is expected to add richness and depth to the field and fill an important gap.
Fırat ve Dicle nehirleri arasında ve çevresinde kalan topraklar, yazının anlam kazandığı dönemden (MÖ. 3. bin yılın başları) MÖ. 539 tarihinde Pers kralı Kiros’un Babil krallığına son vermesine kadar geçen sürede antik Mezopotamya uygarlığına ev sahipliği yapmıştır. Bu uygarlığın köklü ve zengin bir dini inanç ve uygulama geleneğine sahip olduğu, arkeolojik kazılarda ortaya çıkartılan kült nesneleri ile tapınak kalıntılarından ve sayısı neredeyse yarım milyonu bulan çivi yazılı kil tabletten anlaşılmaktadır. Söz konusu dönemde bu coğrafyada görülen dini inanç ve uygulamalar, genellikle Babil, Asur, Akad ve Sümer toplumlarında tespit edilen inanç ve uygulamalardan oluşmaktadır. Tarihsel süreç içerisinde ilk defa Sümerlerde görülen ve Sümer kökenli olan bu inanç ve uygulamalar, daha sonra bölgede hakimiyet sağlayan ve Sami kökenli olan Akadların katkısı ve etkisi ile şekillenmiştir. Akadlar, Sümerler üzerinde belli bir oranda etkili olmakla birlikte Sümerlerin bu alanda daha etkili ve belirleyici olduğu söylenebilir. Akadlardan ve Sümerlerden sonra tarih sahnesine çıkan Asurlular ve Babiller, bu dini inanç ve uygulamaların en güçlü temsilcileri olarak öne çıkmaktadır. Bu araştırmanın konusu olan söz konusu coğrafyanın dini inanç ve uygulamalarının, bir din olarak ifade edilip edilemeyeceği, adlandırılması ve sınıflandırılması konusunda farklı yaklaşımlar dikkat çekmektedir. Bu inanç ve uygulamaların bir din kimliğine ve niteliğine sahip olmadığını düşünenler olduğu gibi onları farklı şekillerde adlandıran araştırmacılar bulunmaktadır. Metinlerde Sümer Dini, Akad Dini, Asur Dini ve Babil Dini gibi kullanımların yanında Mezopotamya Dini veya Mezopotamya Dinleri gibi adlandırmaları ve tasnifleri görmek mümkündür. Burada bahsi geçen farklı yaklaşımlar ele alınarak hem ortak bir adlandırma, tanımlama ve sınıflandırma sisteminin ortaya konulması hem de kavram kargaşasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. Bu coğrafyanın farklı bölgelerinde ve dönemlerinde tespit edilen dini inanç ve uygulamaların, dikkate değer bir oranda benzerlik gösterdiği ve kendi içerisinde farklı bir dini gelenek oluşturacak kadar ayrışmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle söz konusu inanç ve uygulamalar için en uygun tanımlamanın, “Mezopotamya Dini” çatı kavramı olduğu düşünülmektedir. Mezopotamya Dininde “Halk Dini” ve “Üst Sınıf Dini” biçiminde yaygın olmayan bireysel tasnifleri görmek mümkündür. İçkin ve aşkın kutsal unsurlara sahip olan bu dinde, içkin kutsal anlayışının baskın olduğu bilinmektedir. İçkin kutsal anlayışı ile bağlantılı olarak tek tanrı inancı bulunmamaktadır. Antik Mezopotamya’da açık ve yaygın bir şekilde politeizm ile henoteizm inançları öne çıkmaktadır. Ölümden sonra yaşam inancının, tanrılara dayandırılan metinlerin ve tanrıların mesajını ileten kutsal figürlerin görüldüğü bu din, günümüz dinlerinin birçok özelliğini ve arketipini taşımaktadır. Genellikle Batı’da Asur bilimcilerin ve ülkemizde eskiçağ tarihçilerinin araştırma yaptığı bu konu, temelde Dinler Tarihi disiplininin alanına girmektedir. Ülkemizde Mezopotamya’nın dini inanç ve uygulamalarını Dinler Tarihi disiplini bağlamında ve yöntemleri ile ele alan araştırmaların yeterli düzeyde olmadığı görülmektedir. Ülkemizde genellikle Yahudilik ve Hristiyanlık üzerine yoğunlaşan bu disiplin, özgün ve etkili yöntemleri ve yaklaşımları ile Mezopotamya Dini konusuna ciddi bir katkı sağlama potansiyeli taşımaktadır. Bundan dolayı bu araştırmanın, söz konusu alana zenginlik ve derinlik kazandırması ve önemli bir boşluğu doldurması beklenmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Studies in Eastern Religious Traditions |
Journal Section | RESEARCH ARTICLES |
Authors | |
Early Pub Date | December 12, 2024 |
Publication Date | December 15, 2024 |
Submission Date | July 10, 2024 |
Acceptance Date | October 13, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.