Abstract
Müsnedler hadis tarihinde belirleyici konumu olan kapsamlı ve özgün eserlerdir. Bir tasnif tarzı olarak müsnedin, hadislerin konusuna veya sıhhatine dayalı bir bölümleme içermediği bilinmektedir. Senedin sonunda yer alan sahabi ravinin esas alındığı ve her bir isim için ayrılan bölümde o ismin rivayetlerine topluca yer verildiği görülmektedir. Bu bağlamda, sahabilerin kendi içinde sıralanmasında alfabetik diziliş gözetilmemekte olup, önce fazilete dayalı, ardından bölgelere göre bir dağılım ile karşılaşılmaktadır. Ahmed b. Hanbel’in Müsned’ini yazdıktan sonra dönemin sosyal ve politik şartlarından ötürü düzenli olarak okutmaya ve tashih etmeye fırsat bulamadığı bilinmektedir. Eserin ana ravisi konumundaki oğlu Abdullah’ın çalışmaları ve ziyadeleri de metnin tam bir düzene kavuşmasını sağlayamamıştır. Yapılan araştırmalar ve eseri tahkik edenlerin ifadeleri, başta bir sahabinin hadislerinin birden fazla yerde zikredilmesi ve herhangi bir ek yarar olmaksızın bir rivayetin senediyle ve metniyle aynen tekrar edilmesi olmak üzere, iç düzensizlikten kaynaklanan birden fazla sorunu ortaya koymaktadır. Farklı bölgelere mensup sahabilerin hadislerinin birbiriyle karışık hâlde sunulması da bu listeye eklenebilir. Makalenin giriş kısmında bu ve benzeri meselelere değinildikten sonra, başlıktaki konu iki alt başlıkta irdelenmiştir: İç düzen/düzensizlik ve mükerrer rivayetler. İlk başlıkta, Ahmed b. Hanbel’in eserindeki müsnedlerin hacme veya isme göre tasnifinde yaşanan kimi aksamalara dikkat çekilmiş ve 31. cildin muhtevası örnek olarak sunulmuştur. Yine bu ilk bölümde, başta eseri tahkik edenler olmak üzere müsned hakkında daha önce çalışanların tespitlerine yer verilmiştir. Ayrıca parçalı müsned kavramı üzerinde durulmuş ve eserde ismi verilen 745 sahabiye ait müsnedler “standart olanlar” ve “parçalı olanlar” şeklinde ikiye ayrılarak incelenmiştir. Standart müsnedlerden kasıt, adına bir defa başlık açılıp bütün hadisleri tek bir yerde nakledilen sahabilere ait müsnedlerdir. Parçalı müsned ise bir sahabinin müsnedinin birden fazla parçaya bölünmesi ve her bir parçanın farklı bir ciltte konumlandırılmasıdır. Genel olarak bakıldığında, eserdeki müsnedlerden üçte ikisinin standart yapıda olduğu, parçalı müsnedlerin büyük bölümünün ise iki parçaya ayrılmış örneklerden oluştuğu ifade edilebilir. İncelemeye dair detaylı rakamsal veriler tablolar hâlinde sunulmuş ve yorumlanmıştır. Müsnedleri iki parçadan oluşan sahabiler bu araştırma kapsamında üç ana kategoriye ayrılmıştır. Toplam rivayet sayısı 50’nin üzerinde olanlar birinci kategoride (K1) ele alınmıştır. Ebü’d-Derdâ, Zeyd b. Hâlid el-Cühenî ve Adiy b. Hâtim gibi sahabiler bu bağlamda zikredilebilir. İkinci kategoride (K2) ise rivayet sayısı 10-50 arasında olanlar yer almaktadır. Tespit edilen isimlerden seçilen ve Ukbe ibnü’l-Hâris, Amr ibnü’l-Âs ve Ammâr b. Yâsir’in de içinde bulunduğu 15 maddelik bir liste bu kategoriye örnek olarak sunulmuştur. Bu noktada dikkat çeken bir diğer husus, tespit edilen 100’ü aşkın örnekte, toplam hadis sayısı 10’dan az olan sahabilere ait müsnedlerin ikiye bölünerek verilmiş olmasıdır. Itbân b. Mâlik, Zeynep bint Cahş ve Ümmü Harâm bint Milhân’ın da aralarında bulunduğu on sahabiden müteşekkil bir tabloya bu boyuta örnek olarak yer verilmiştir. Makale çerçevesinde yer alan ve üçüncü kategori (K3) olarak adlandırılan bu kategoriye ilave edilebilecek 40’a yakın örnekte ise, bir sahabinin Müsned’de sadece iki rivayeti olduğu hâlde müsnedi iki parça şeklinde ve (1+1) düzeninde sunulmuştur. Mükerrer rivayetler başlıklı ikinci bölümde ise öncelikle Müsned’deki tekrar oranlarına dair genel veriler paylaşılmıştır. Müsned’in üçte ikisinden fazlasının tekrarlardan oluştuğu, gerek tarafımızdan yapılan incelemelerde, gerekse diğer araştırmacıların çalışmalarında tespit edilmiş bir gerçekliktir. Ayrıca bu bölümde, parçalı müsnedlerle tekrar olgusu arasındaki ilişki de ele alınmıştır. (1+1) müsned yapıları özelindeki inceleme, ikinci parçada verilen hadisin çok büyük oranda birinci parçada verilen hadisin isnad ve metin bakımından tekrarı olduğunu ortaya koymuştur. Araştırmada ulaşılan bir diğer bulgu ise hadis sayısı daha az olan sahabilerin rivayetlerine ait mükerrerlerde sened ve metin bakımından aynen tekrar edilme oranının diğerlerine göre daha yüksek olduğudur.