Risalet dönemine damga vuran olaylardan biri olan Bedir Savaşı, Müslümanların galibiyetiyle sonuçlanmış, Müslümanların güç kazanması açısından önemli bir fonksiyon üstlenmiştir. Bedir Savaşı’nda Müslümanlar karşısında büyük bir hezimete uğrayan Mekkeli müşrikler, lider kadrosunun neredeyse tamamını kaybetmiştir. Genel kabul gören rivayetlere göre; müşrikler Bedir’de yetmiş ölü yetmiş esir vermişlerdir. Kaynaklarda esir sayısı yetmiş, yetmiş dört, yetmişten fazla olarak geçmektedir. Yetmiş sayısı kesretten kinaye olarak kullanılabileceği gibi, mevcut esir sayısının yuvarlanarak yaklaşık bir rakamla ifade edilmesi de söz konusu olabilir. Kaynaklarda verilen esir listeleri bir arada değerlendirildiğinde ve listelerde yer almasa da rivayetlerden hareketle esir olduğu anlaşılan kimseler de eklendiğinde, esir alınan yetmiş bir kişiye ulaşılmıştır. Bedir Savaşı’nda alınan esirlerin sonraki dönem olaylarında olumlu/olumsuz etkin roller üstlendikleri görülmektedir. Bu bağlamda Bedir esirlerinin incelenmesi, Bedir sonrası gelişmelerin anlaşılmasını kolaylaştırması açısından da önem arz etmektedir. Araştırmamızda, esirlerin iki taraf arasındaki ilişkilerde nasıl rol aldıkları incelenerek İslam’a ve Müslümanlara yönelik sergiledikleri tutumun ortaya konması amaçlanmıştır. Gösterilen tutumda zamanla değişmeler de olmuştur. Çalışmamızda, İslam’ın ilk dönemlerinde olumsuz tavır sergileyen bazı esirlerin ilerleyen yıllarda tutumlarının değişmesinin nedenleri tespit edilmeye çalışılmış, İslam ve Müslümanlar karşısında saf tutan bu esirlerin İslam’a hizmette bulunup bulunmadıkları araştırılmıştır. Bedir Gazvesi ile ilgili pek çok araştırma olmakla birlikte, esirlerin durumunun ayrıntılı bir şekilde incelendiği ve haklarındaki bilgilerin derlendiği bir çalışmaya rastlanmamıştır. Yapılan bu araştırmanın, esirlerin üstlendiği fonksiyon bağlamında, Bedir Savaşı’ndan sonraki gelişmelerin anlaşılmasına katkı sağlaması umulmaktadır. Araştırmada esirler hakkında alınan karara değinilmiş, esirlerin serbest bırakılma durumlarından bahsedilmiş, serbest kalan esirlerin Bedir Savaşı’ndan sonra gösterdikleri tutum ve davranışları incelenmiştir. Müslüman olma durum ve zamanları dikkate alınarak, gösterdikleri tutumları ihtiva eden başlıklar açılmış ve hakkında bilgiye ulaştığımız her bir esire, ilgili başlık altında yer verilmiştir. Fidye hükmünden hariç tutularak, İslâm’a ve Müslümanlara yönelik haddi aşan düşmanlıkları ve fiilî eziyetleri nedeniyle ölümle cezalandırılan iki kişi haricinde esirlerin fidye ile serbest bırakılmalarına karar verilmiştir, fidye miktarları kişilerin mali imkânlarına göre farklılık göstermiştir. Ayrıca, verilen söz/teminat karşılığında serbest bırakılanlar olduğu gibi, fidye bedeli alınmadan serbest kalan esirler de olmuştur. Esirlerden birinin Kureyş’in esir aldığı bir Müslüman’la mübadele edilmek suretiyle serbest bırakıldığı görülmektedir. Okuma yazma öğretmeleri karşılığında esaretten kurtulan esirlerin isimlerine ulaşılamasa da, fidye imkânı olmayanlar için böyle bir seçenek ortaya konduğu bilinmektedir. Serbest kalan esirlerden, İslam aleyhine faaliyetlerde bulunarak şirk üzere ölenler olduğu gibi, Müslüman olarak İslam’a hizmet yolunda gayret sarf edenler de vardır. Esirlerin birçoğunun tutumunun ise Mekke’nin fethinden sonra müspet yönde değiştiği anlaşılmaktadır. Esirlerden dokuz kişinin şirk üzere öldüğü bilinmektedir. Yirmi dört kişi, farklı zamanlarda İslâm’ı kabul etmiştir. Bu rakam, esirlerin üçte birini oluşturmaktadır. Bu esirlerden dört kişi, esaretten kurtulmalarının akabinde İslâm’ı kabul etmişlerdir. Müslüman oldukları bilinen esirlerin yarısı, yani on iki kişi tulekâ grubundan, Mekke fethi ve sonrasında Müslüman olanlardandır. Diğer otuz sekiz esirin Müslüman olup olmadıklarına dair bir bilgiye ulaşılamamıştır; bu kişilerin genelini halîfler, mevlâlar ve toplumda önemli mevkisi olmayan kimseler oluşturduğundan dolayı, Bedir esirleri arasında isimlerinin geçmesi dışında pek çoğu hakkında bilgi bulunamamıştır.
The Badr Ghazwa, one of the events that marked the period of the Prophethood, resulted in the victory of the Muslims and assumed an important function in terms of gaining power for the Muslims. The Meccan polytheists, who suffered a great defeat against the Muslims in the Badr Ghazwa, lost almost all of their leadership. According to generally accepted narrations, the polytheists left seventy dead and seventy captives at Badr Ghazwa. In the sources, the number of prisoners is mentioned as seventy, seventy-four, and more than seventy. The number seventy may be used as an allusion to the number of captives, or the number of captives may be rounded up and expressed as an approximate number. When the lists of captives given in the sources are evaluated together and those who are not included in the lists but are understood to be captives based on the narrations are added, the number of captives reaches seventy-one. It is seen that the captives taken in the Badr Ghazwa assumed positive/negative effective roles in the events of the following period. In this context, the examination of Badr captives is important in terms of facilitating the understanding of the developments after Badr Ghazwa. Our research aims to reveal the attitude towards Islam and Muslims by examining how the captives played a role in the relations between the two sides. There have also been changes in the attitude over time. In our study, the reasons for the change in the attitudes of some captives who exhibited a negative attitude in the early periods of Islam in the following years were tried to be determined, and it was investigated whether these captives, who took sides against Islam and Muslims, served Islam or not. Although there are many studies on the Badr Ghazwa, there is no study that analyses the situation of the captives in detail and compiles information about them. It is hoped that this study will contribute to the understanding of the developments after the Badr Ghazwa in the context of the function undertaken by the prisoners. In the study, the decision taken about the captives was mentioned, the release of the captives was mentioned, and the attitude and behaviour of the released captives after the Badr Ghazwa were examined. Taking into account their status and time of becoming Muslim, headings containing the attitudes they showed were opened and each captive, about whom we found information, was included under the relevant heading. Except for two people who were punished with death for their excessive enmity against Islam and Muslims and their actual persecution, the captives were decided to be released with ransom, and the ransom amounts varied according to the financial means of the captives. In addition, some captives were released in return for a promise/collateral, as well as captives who were released without ransom. It is seen that one of the captives was released in exchange for a Muslim captured by Quraysh. Although the names of the captives who were freed from captivity in return for teaching them to read and write cannot be found, it is known that such an option was put forward for those who could not afford the ransom. Among the captives who were freed, some committed anti-Islamic activities and died as polytheists, as well as some who were Muslims. It is seen that nine of the captives died in shirk. Twenty-four people accepted Islam at different times. This number constitutes one-third of the captives. Four of these captives converted to Islam after their release from captivity. Half of the captives who are known to have converted to Islam, twelve of them, belonged to the group of Tulekah, those who converted to Islam during and after the conquest of Mecca. The other thirty-eight captives were not known to have converted to Islam; since they were mostly khalīfs, mawlās, and others who did not hold important positions in society, there is no information about most of them, except for the mention of their names among the captives of Badr.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Studies (Other) |
Journal Section | RESEARCH ARTICLES |
Authors | |
Early Pub Date | December 10, 2023 |
Publication Date | December 15, 2023 |
Submission Date | August 25, 2023 |
Acceptance Date | October 24, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: 33 |
Şırnak University Journal of Divinity Faculty is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).