Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (ö. 672/1273) sûfî yönüyle ön plana çıkmış olsa da o mutasavvıf olmanın yanı sıra öncelikle bir ilim adamıdır. Mevlânâ’nın ilmi derinliğinin en önemli göstergesi ise telif ettiği eserleridir. Özellikle bir seyr u sülûk ve irşad rehberi olarak kabul edilen Mesnevî’de var olan akademik zenginlik Mesnevî ile ilgili disiplinler arası çalışmaların ortaya konmasını sağlamıştır. Mesnevî hikâyelerine bakıldığında birçok ilmî veri ile muhteviyâtı zenginleşmiş bir eser olduğu görülür. Bununla birlikte Mevlânâ’nın yetkinliği dile getirilen fıkıh sahasının Mesnevî’de nasıl tezahür ettiğine dair herhangi bir çalışma ortaya konmamıştır. Oysaki Mesnevî’de konu ve kavramlarıyla kendisine yer bulan bu ilim dallarından birisi de fıkıhtır. Mesnevî’de namaz, abdest, oruç, hac gibi ibadetlere dair olan beyitler hikmet-i teşrî açısından daha önceki çalışmalarda kısmen de olsa yer almıştır. Bununla birlikte Mesnevî’de fıkhın üçlü tasnîfi olan ibâdât, muâmelât ve ukūbat alanına dair bilgilerin ne sûretle yer aldığına dair herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Bu çalışma fıkhın bu üç alanına dair hüküm ve esasların Mesnevî’de ne suretle işlendiğini, söz konusu fıkhî hükümlerin tasavvufî açıdan nasıl bir teşbîh unsuruna dönüştüğünü göstermeyi hedeflemektedir. Üzerinde detaylı bir incelemenin yapılmadığı fark edilen bu alan; Mevlânâ’nın fıkhî müktesebâtının Mesnevî’ye nasıl yansıdığı sorusuyla birlikte tasavvufî konular ile söz konusu fıkhî hükümler arasında ne yönden bir benzerlik kurulduğu sorusunu da cevaplamayı hedeflemektedir. Söz konusu fıkhî konular kimi zaman Mesnevî’de bir hikâyenin müstakil konusunu oluştururken kimi zaman da fıkhî bir hüküm beyitlerde tasavvufî bir konunun zımnî teşbihi olarak okuyucunun karşısına çıkmaktadır. Araştırma Mesnevî’nin altı cildinin tamamında gerçekleştirilmiştir. Çalışmada fıkha dair konu ve kavramlar Ahmed Avni Konuk’un Mesnevî Şerhi’nin detaylı indeksinden kelime tarama yöntemiyle oluşturulmuştur. Fıkıh literatürünün terim ve ıstılahları içinde bulunan; şerîat, kadı, fetva, caiz, haram, helal, mekruh, had, diyet, âkıle, müflis, hacr, kısas, kaved, muhayyerlik, zarûret gibi kelimelerin takibi neticesinde bizatihi hikâye başlığında ve müstakil beyitlerde yer alan fıkhî konu ve hükümler tespit edilmiştir. İncelemeler neticesinde namaz ve oruç gibi her Müslümanın bildiği konuların yanı sıra zarûret, muhayyerlik, âkıle, hacr, had, kısas gibi sadece uzman olanların bilebileceği konuların da bulunduğu tespit edilmiştir. Bu konular fıkhın genel kabul gören ibâdât, muâmelât ve ukūbât şeklindeki üçlü taksimi dikkat edilerek tasnif edilmiştir. Bu taksim içinde Mesnevî beyitlerinde yer alan fıkhî hüküm ve konuların yorumları ise Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan Mesnevî şerh geleneğine mensup dört tam şerh olan Şem’î Efendi, İsmail Rusûhî Ankaravî, Ahmed Avni Konuk ve Tâhirü’l-Mevlevî’nin Mesnevî şerhlerinden yararlanılarak ortaya konmuştur. Neticede Mevlânâ’nın Mesnevî’de fıkhî konu ve hükümleri müstakil hikâyeler ve beyitlerde konu edindiği tespit edilmiştir. Mesnevî’de fıkhî konuların öncelikle tasavvufî hal ve kavramın somutlaştırılması için bir teşbih unsuru olarak yer aldığı müşahede edilmiştir. Mevlâna kimi zaman misal olarak verdiği bu hukuki konuların tafsîli için okuyucusunu fıkıh kitaplarına yönlendirmekte ve asıl maksadı olan tasavvufî kavrama dair açıklamalarda bulunmaktadır. Bu süreçte Mesnevi beyit ve hikâyelerinde konu edinilen fıkhî kavramlar okuyucuyu şerîat boyutundan tarîkat ve tasavvuf sahasına ulaştıran birer köprü görevini üstlenmektedir. Çalışma bu yönüyle Mevlânâ’nın İslam hukuku alanında yetkin bir âlim olduğu tespitini doğrulayan veriler sunmuştur. Bu noktada Mesnevî şerhlerinin de, var olan fıkhî konular ile tasavvufî konular arasındaki benzerlik bağlantılarını kurmada önemli bir araç olduğu anlaşılmaktadır.
Bu çalışmanın, özgün bir çalışma olduğunu; çalışmanın hazırlık, veri toplama, analiz ve bilgilerin sunumu olmak üzere tüm aşamalarından bilimsel etik ilke ve kurallarına uygun davrandığımı; bu çalışma kapsamında elde edilen tüm veri ve bilgiler için kaynak gösterdiğimi ve bu kaynaklara kaynakçada yer verdiğimi; kullanılan verilerde herhangi bir değişiklik yapmadığımı, çalışmanın Committee on Publication Ethics (COPE)' in tüm şartlarını ve koşullarını kabul ederek etik görev ve sorumluluklara riayet ettiğimi beyan ederim. Herhangi bir zamanda, çalışmayla ilgili yaptığım bu beyana aykırı bir durumun saptanması durumunda, ortaya çıkacak tüm ahlaki ve hukuki sonuçlara razı olduğumu bildiririm.
Although Mawlānā Jalāl al-Dīn al-Rūmī (ö. 672/1273) is primarily known for his sufi identity, he was a scholar. One of the most significant indicators of Mawlānā’s intellectual depth is his written works. The academic richness, especially in his Masnawī has led to numerous interdisciplinary studies on the Masnawī. One of these branches of science that finds a place in the Masnawī with its subjects and concepts is fiqh (Islamic Law). However, no study has been put forward on how the field of fiqh, in which Mawlānā's competence is expressed, manifests itself in Masnawī. The couplets on worship such as salâh, wudhu‘, sawm and hajj in Masnawī have been partially included in previous studies in terms of hikmat tashri. Nevertheless, no study has yet been undertaken to examine how the information on the triple classification of jurisprudence, namely ‘ibādāt, mu‘āmalāt and ‘uqūbât, has been incorporated into Masnawī. This study shows how the provisions and principles of these three fields of fiqh are treated in Masnawī and how these fiqhical provisions are transformed into an element of tasawwufi taṣbīh. The research was conducted in the entire Masnawī. In the study, the topics and concepts related to fiqh were formed by word scanning methods from the index of Ahmed Avni Konuk's Commentary of Masnawī. By tracking terms found in jurisprudential literature such as as sharī'ah, qadi, fatwa, caiz (permissible), harâm, halâl, hadd, diyet (blood money), ‘aqīla, muflis, qisâs, khiyâr, zarûrah, etc., jurisprudential topics and rulings present in story headings and individual couplets were identified. As a result of the analyses, it was determined that among these subjects, there are issues that every Muslim has knowledge about such as salâh and sawm as well as issues that only specialists can know such as zarūrah, khiyâr, taharrī, āqīla, hajr, hadd, and qisâs. These subjects have been classified by paying attention to the generally accepted tripartite division of fiqh as ‘ibādāt, mu‘āmalāt and ‘uqūbât. Evaluations and sufi interpretations of jurisprudential rulings and topics found in the Masnawī were derived from the commentaries on the Masnawī by four major commentators of the Ottoman and Republican periods: Şem’î Efendi, İsmail Rusûhî Ankaravî, Ahmed Avni Konuk and Tâhirü’l-Mevlevî. As a result of the study, it has been revealed that Mawlānā deals with jurisprudential subjects and provisions in independent stories and couplets in Masnawī. It has been determined that the jurisprudential subjects and concepts covered in Masnawī are primarily included as an element of simile to concretize an abstract state and concept within the science of Sufism. It is noteworthy that the legal issues and terms in question are often subjects whose details can be known by those who are knowledgeable in the field of Islamic Law. In this respect, the study presented data confirming the determination that Mawlānā was a competent scholar in the field of Islamic Law. In this process, the fiqh concepts discussed in Masnawī couplets and stories serve as a bridge that takes the reader from the dimension of Sharia to the field of sect and Sufism.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sufism |
Journal Section | RESEARCH ARTICLES |
Authors | |
Early Pub Date | December 12, 2024 |
Publication Date | December 15, 2024 |
Submission Date | August 25, 2024 |
Acceptance Date | November 6, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 35 |
Şırnak University Journal of Divinity Faculty is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).