Welfare state which historically corresponds to an
original structure belonging to the period after the
Second World War has been in transition in
developing countries and in “Mediterranean welfare
regime” countries. In this study, it is claimed that social
policy has two functions, when the welfare state
approach developed during Keynesian consensus is
considered. First of these functions is the economical
function related to the “fictitious commodities”
approach of Polanyi, second one on the other hand is
the social function which is defined by considering the
citizenship definition of Marshall and the fact that
welfare state is a nation building project belonging to
post-war period.
The final period in world economic order
symbolized by “Davos dilemma” has left the
assumptions of the post-war welfare state – especially
patriarchal family – invalid, economically constraining
welfare states, and creating a pressure towards a new
definition of social solidarity. In the mentioned
countries, family policy is accepted as a “familialism”
concept like in corporatist welfare states and a “quasi
policy” is formed which is defined through indefinite
values. This approach is in contradiction with
economical requirements of the Davos period and it
is also in contradiction with its own aims creating a
dichotomy of “decline of family values” and
“expansion of individual rights” in favor of the second.
The reason behind the fact that not even a life style
based on forming a nuclear family with two parents is
demanded by young people is explained with
“over-commoditized daily life” and “operation of
market in favor of single consumer.” It is also declared
that a “moral regulation” aiming to regulate individual
family lives instead of the welfare regime is bound to
fail.
Tarihsel açıdan II. Dünya Savaşı sonrası döneme ait
özgün bir yapıya karşılık gelen refah devleti,
gelişmekte olan ülkelerde ve “Akdeniz refah rejimi”
ülkelerinde hızlı bir değişim içindedir. Bu çalışmada,
Keynezyen uzlaşma döneminde gelişmiş refah devleti
anlayışı dikkate alındığında sosyal politikanın iki işlevi
olduğu öne sürülmektedir. Bu işlevlerden birincisi
Polanyi’nin “sanal metalar” yaklaşımı ile ilişkilendirilen
iktisadi işlevi, ikincisi ise Marshall’ın vatandaşlık tanımı
ve refah devletinin savaş sonrası döneme ait bir ulus
inşası projesi olduğu gerçeği de göz önüne alınarak
tanımlanan sosyal işlevidir.
Dünya iktisadi düzeninde “Davos ikilemi” ile sembolize
edilen son dönem başta ataerkil aile olmak
üzere savaş sonrası refah devletinin dayandığı
varsayımları geçersiz kılmakta, iktisadi olarak refah
devletlerini kısıtlamakta, değişim içerisinde olan refah
rejimlerini yeni bir sosyal dayanışma tanımına itmektedir.
Bu refah rejimlerinde aile politikası, korporatist
refah devletlerindeki gibi, “aileselcilik” kavramı olarak
kabul görmekte ve belirsiz değerler üzerinden tanımlanan
bir tür “politika benzeri” (“quasi policy”) oluşturulmaktadır.
Bu yaklaşım hem Davos döneminin
iktisadi gereklilikleri ile uyumsuzluk ortaya koymakta
hem de liberal bir ekonomik düzende “ailevi değerlerin
zayıflaması” ve “bireysel özgürlüklerde aşırı yükseliş”
dikotomisini ikincisi lehine yaratarak kendi amaçları ile
çelişmektedir. İki ebeveynli çekirdek aile oluşturulmasına
dayalı bir hayatın dahi yeni kuşak tarafından
rağbet görmemesi ise “gündelik hayatın aşırı metalaşması”
ve “piyasanın tek tüketici lehine işlemesi” ile
ifade edilmekte ve refah rejimi yerine bireysel aile
hayatlarını düzenlemeyi amaçlayan bir “moral regülâsyonun”
başarısızlığa mahkûm olduğu belirtilmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | March 1, 2007 |
Published in Issue | Year 2007 Issue: 12 |