Osmaneli, a small district of Bilecik today, was a significant midpoint in the era of Byzantium and Ottoman empires and all armies have walked through this point during their expeditions. Osmaneli was a town, where Turks and Greeks have lived together until the War of Independence. The only structure in Osmaneli, left from such Greek people was a church, named Aya Yorgi, located on Cumhuriyet Avenue. It is understood from the archived documents that this 19th century structure had passed through several different construction cycles. It is written in details in those documents that the first structure had a basilica type crushed wooden roof and following the privileges granted to Greek people as a result of Royal Edict of Reform, the current plan was implemented. This plan, in the shape of a Greek cross, currently does not have the top cover. The most remarkable point of the structure is the towers on both side of the entrance, at the western side. These towers, covered with small domes, are used not only for climbing to the second floor but also as bell towers. Such type of twin towers at western sides of the buildings is common until the first years following Christ. These towers, which can also be seen in early Byzantium era churches, have also been integral parts of Romanic, Gothic, and Baroque cathedrals in European architecture since the days of Carolingian Empire. It is also possible to see in Greek churches of 19th century located in Istanbul and Anatolia during the Ottoman Empire that such towers were being used for the same functions and in the same shapes as they were being used in Europe. The most beautiful representative of this trend is this Greek Church in Osmaneli
Günümüzde Bilecik’e bağlı küçük bir ilçe olan Osmaneli, Bizans ve Osmanlı İmparatorlukları döneminde önemli bir geçiş noktası olmuş, sefere giden ordular buradan geçmiştir. Osmaneli, Kurutuluş savaşına kadar Türk ve Rumların birlikte yaşadığı bir kaba olarak kalmıştır.
Osmaneli’nde Rum halktan kalan tek eser Cumhuriyet caddesinde yer alan Aya Yorgi olarak adlandırılan kilisedir. Bu 19.yy yapısının birkaç yapım evresi geçirdiği arşiv belgelerinden anlaşılmaktadır. İlk yapının bazilikal planlı kırma ahşap çatılı olduğu, Islahat fermanı ile birlikte Rum halkın elde ettiği imtiyazlardan sonra bugünkü plana kavuştuğu arşiv kayıtlarındaki belgelerde detaylı olarak anlatılmaktadır. Yunan haçı planındaki yapının bugün üst örtüsü mevcut değildir. Yapının en dikkat çekici noktasını batı cephede, girişin iki yanında yükselen kuleler oluşturmaktadır. Üzerleri küçük kubbeler ile örtülü olan bu kuleler, hem ikinci kata çıkışı sağlamakta hem de çan kulesi işlevini görmektedir. Yapıların batı cephelerinde yükselen çift kulelerin varlığı milattan sonraki dönemlere kadar gitmektedir. Erken dönem Bizans kiliselerinde de yer alan bu kuleler, Avrupa mimarisinde Karolanj dönemden itibaren, Romanik, Gotik ve Barok dönemi katedrallerinin ayrılmaz parçaları olmuşlardır. 19. yy Osmanlı dönemi Rum kiliselerinde Avrupa’daki örneklerle aynı işlev ve formlarda kullanıldığını İstanbul ve Anadolu’da bulunan örneklerde görmek mümkündür. Bunun Anadolu’daki en güzel temsilcisi ise Osmaneli’ndeki bu Rum Kilisesidir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | RESEARCH |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2009 |
Published in Issue | Year 2007 Volume: 16 Issue: 2 |