In its modern sense, cinema has been an art that changes the structure of time and, therefore, alters its sensation since its birth as a film medium. With the invention of montage, this was a much more certain condition. The film camera recorded reality in motion and transformed and modulated the determination that defines it: time. However, while achieving this, it relied on diachrony, the flow of time where one image replaces another, and only succession and nothing else define the image. In this sense, montage was a meta-form that over-defined all cinematic types of images; it was a technique that radically conditioned the film form and created a film sensation linked explicitly to that form. This is so much so that the idea that cinema is montage and montage alone has become established over the years, considered universal, and taken for granted as a fact until superimposition became an alternative to montage as another meta-form. Superimposition was a harbinger of a distinctive form of cinematic time because, unlike montage, it was linked to synchrony rather than diachrony, where images do not replace one another but lay and collapse into each other. But even though it was used nearly as much as montage, it hasn’t been theorized, categorized, or examined as much. Accordingly, this text explores why and how superimposition differs from montage, how it operates to create a unique sense of cinematic time, and how it ramifies in itself.
Modern anlamıyla sinema, film mecrası olarak doğumundan itibaren zamanın biçimini değiştiren, dolayısıyla duyumunu da başkalaştıran bir sanat olageldi. Montajın keşfiyle birlikte bu, ziyadesiyle kesinleşmiş bir koşuldu. Sinema yalnızca gerçekliği hareket hâlinde kayıt altına almakla kalmıyor, onu tanımlayan belirlenimi, zamanı da dönüştürüyordu, diyelim ki kiplendiriyordu. Ama bunu da her daim bir artsüremliliği baz alarak, yani bir imgenin bir diğerinin yerini aldığı bir akış içerisinde, kısacası ardıllığın bir imgesini yaratarak sağlıyordu. Bu anlamda montaj, her tür sinematik imgeyi üst tanımlayan bir tür üst biçimdi, yani film biçimini kökten koşullayan, film duyumunu da bilhassa var eden bir teknikti. Öyle ki, sinemanın montaj olduğu, başka da hiçbir şey olmadığı fikri yıllar içerisinde yerleşmiş, genelgeçer hâle gelmiş ve bir hakikat olarak kanıksanmıştı. Ta ki bindirme, bir diğer üst biçim olarak montaja alternatif hâle gelene dek. Bindirme, montajın aksine, bir başka sinematik zaman imi önerecekti ki bu da artsüremlilikten ziyade eşsüremliliğe dayanacaktı. Ama yine de, her ne kadar montaj denli temrin edilmiş bulunsa da, onun kadar kuramsallaştırılmayacak, kategorilerine ayrılmayacak, irdelenmeyecekti. Bu metnin amacı, tam da bu irdelemeyi gerçekleştirmek, bindirmenin neden ve nasıl montajdan ayrıldığını anlaşılır kılmak, onun sinematik zamanı ne tür bir dönüşüme uğrattığına göz atmak ve ona nevi şahsına münhasır kategorilerini bahşetmektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Radio-Television |
Journal Section | Editorial Letter |
Authors | |
Early Pub Date | December 18, 2024 |
Publication Date | |
Submission Date | August 28, 2024 |
Acceptance Date | September 24, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 4 Issue: 2 (Uluslararası Kısa Film, Video ve Fotoğraf Sempozyumu Özel Sayısı) |
ART/icle: Journal of Art and Design
ISSN: 2718-1057
e-ISSN: 2791-7665