The compositions basmala-ḥamdala-salwala, which have become an artistic tradition and are in the section called barāʾat al-istihlāl in literature, are at the beginning of almost every work written in the field of Islamic sciences. This section is not just about figures of speech; it also seems to be informative about the authors’ views on the name of Allāh, the reasons for which they attributed praise, the attributes with which they praised the Prophet and who they considered among the family (āl) of the Prophet. One of the authors who followed the tradition of starting the work with these expressions is Muḥyīl-Dīn Ibn ʿArabī. The expressions mentioned by the author at the beginning of Fuṣūṣ al-ḥikam were among the subjects that the commentators focused on carefully. In this study, the comments of the Fuṣūṣ commentators on basmala-ḥamdala-salwala were evaluated specifically in the context of seven commentaries. These are the commentaries of Muayyad al-Jandī, ʿAbd al-Razzāq al-Kāshānī, Dāwūd al-Qayṣarī, ʿAbd al-Raḥmān Jāmī, Bālī Efendī, ʿAbdallāh Bosnawī and ʿAbd al-Ghanī Nablusī. It has been observed that in these commentaries, the section that generally focused on is the ḥamdala section. There is no explanation other than Nablusī regarding basmala. He explains the importance of basmala and its relationship with ḥamdala to explain the existence of possible beings. Only Jandī and Bosnawī, evaluated the word Allah, which is included in both the basmala, ḥamdala and salwala compositions. It is seen that Bosnawī benefited greatly from Jandī’s commentary in this section. It is seen that all commentators commented on the words in the ḥamdala and salwala sections. Based on all these comments in the barāʾat al-istihlāl section, it can be said that some of the comments of the commentators are so clear that they do not need new explanations, while some of their comments deal with new topics independent of the main emphasis of the main text and require new commentaries. In addition to all this, it is also seen that each commentator deals with the issues from dimensions that are sometimes similar to each other, but often from dimensions that have not been touched upon before.
Sanatsal bir gelenek haline dönüşmüş ve edebiyatta berâet-i istihlâl adını almış bölümde bulunan besmele-hamdele-salvele terkipleri, İslamî ilimler sahasında yazılan hemen hemen her eserin başında yer almaktadır. Burası yalnızca söz sanatlarından ibaret olmayıp; müelliflerin Allah ismi hakkındaki görüşleri, hamdi hangi sebeplere bağladıkları ve Allah resûlüne hangi vasıflarıyla salât ettikleri ile Resûlullah’ın âlinin kapsamında kimleri gördükleri gibi konular hakkında da bilgi verici görünmektedir. Esere besmele, hamdele ve salvele ile başlama geleneğini takip eden müelliflerden biri de Muhyiddîn İbnü'l-Arabî’dir. Müellifin Fusûsu'l-hikem’in başında zikrettiği ifadeler, eseri şerh eden şârihlerin, üzerinde dikkatle durdukları konular arasında yer almıştır. Bu çalışmada Fusûs şârihlerinin besmele-hamdele-salvele yorumları yedi şerh özelinde değerlendirilmiştir. Bunlar Müeyyed Cendî, Abdürrezzak Kāşânî, Dâvûd-ı Kayserî, Abdurrahmân Câmî, Bâlî Efendi, Abdullah Bosnevî ve Abdülganî Nablusî şerhleridir. Bu şerhlerde umûmiyetle ağırlık verilen bölümün hamdele kısmı olduğu görülmüştür. Besmele ile ilgili Nablusî dışında açıklama yapan görülmemektedir. O, besmelenin önemi ve hamdele ile ilişkisini mümkünlerin varlığını açıklamak üzere ele almıştır. Gerek besmelede gerekse hamdele ve salvele terkiplerinde yer alan Allah lafzına ise yalnızca Cendî ve Bosnevî temas etmişlerdir. Bosnevî’nin burada Cendî şerhinden büyük ölçüde yararlandığı görülmektedir. Hamdele ve salvele kısımlarında yer alan kelimeler üzerine ise tüm şârihlerin yorum yaptığı görülmektedir. Berâet-i istihlâl bölümündeki yorumlarından hareketle şârihlerin bir kısım yorumlarının yeni izahlara ihtiyaç duyurmayacak ölçüde açık olduğu söylenebilirken; bir kısım yorumlarının ise, ana metnin temel vurgusundan bağımsız yeni konuları ele aldığı ve yeni şerhlere gereksinim gösterdiği ifade edilebilir. Tüm bunlarla birlikte her bir şârihin meseleleri bazen birbirine benzer ama çoğu kez daha önce temas edilmeyen boyutlarıyla ele aldıkları da görülmektedir.
Bu çalışmanın hazırlanma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyulduğu ve yararlanılan tüm çalışmaların kaynakçada belirtildiği beyan olunur. It is declared that scientific and ethical principles have been followed while carrying out and writing this study and that all the sources used have been properly cited.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sufism |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2024 |
Submission Date | January 24, 2024 |
Acceptance Date | June 26, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 16 |