Rönesans’ın doğuşu iki edebi başyapıtın ortaya çıkışına şahitlik eder. Niccolo Machiavelli’nin 1469-1527 Floransa Cumhuriyeti’nde yazdığı Prens ve Mikola Husouski’nin 1470-1533 Büyük Litvanya Dükalığı’nda yazdığı Carmen de Statura Feritate ac Venatione Bisontis’tır [Bizon, Onun Endamı, Öfkesi ve Av Hakkında Söylemi]. Fakat bu iki yapıtın kaderleri temelde birbirinden ciddi bir farklılık gösterir. Prens 1515 Makyavelizm’in temellerinin atılmasına öncülük ederek dünya siyasi, felsefe ve kültürel tarihinin temel taşlarından biri haline gelmiştir, kitabın devrimci ve bazen uç noktalardaki fikir ve prensipleri uluslararası alanda büyük ve vazgeçilmez bir beğeni kazanmıştır. Diğer yandan Carmen de Statura Feritate ac Venatione Bisontis [Bizon, Onun Endamı, Öfkesi ve Av Hakkında Söylemi] 1523 ise kısa sürede unutulmuş ve üç yüzyıl sonra yeniden keşfedilmiştir. Kısa süre sonra da Beyaz Rus ve Slav Edebiyatı’nın temel taşlarından biri olarak uluslararası alanda beğeni kazanmıştır. Bizon sembolu aracılığıyla anavatanının kahramanlığın ve şanlı özgür ruhunu öven uzun bir şiirdir. Carmen de Statura Feritate ac Venatione Bisontis [Bizon, Onun Endamı, Öfkesi ve Av Hakkında Söylemi] ideal bir yöneticinin portresini çizer, Büyük Litvanya Dükalığı’nın hükümdarı Büyük Vytautas’ı 1344/1350-1430 yüceltir, aynı zamanda da okuyucuya şiirin yazıldığı zamanlarda Kutsal Roma İmparatorluğu’nun sınırları dışarısında yer alan zebani ve gulyabanilerden oluşmuş sanılan, kimi zaman da yabani ve barbar yaratıkların yaşadığı yer olarak düşünelen ülkesinin güzelliklerini ve gerçek yüzünü gösterir. Bu araştırma Carmen de Statura Feritate ac Venatione Bisontis’in [Bizon, Onun Endamı, Öfkesi ve Av Hakkında Söylemi’nın] ideal hükümdar imgesini yaratma çabasını ve anavatanının kahramanlıklarını yüceltme çabasını incelemenin yanı sıra, şiirin var oluşunu ve tarihçesinin izini sürmeyi de amaçlar. Yazı aynı zamanda Niccolo Machiavelli’nın başyapıtı’nın Prens tarafından ortaya çıkarılan yenilikçi ve ileri varsayımlarının ışığında Husouski’nin Carmen de Statura Feritate ac Venatione Bisontis’i [Bizon, Onun Endamı, Öfkesi ve Av Hakkında Söylemi’nin] önemini analiz eder. Bu makale şiirin Slav edebiyatı açısından önemini etraflıca vurgulamasına ek olarak Machiavelli’nın devrimci bir çalışma ile benzerliklerini ve farklılıklarını de mercek altına alır.
The dawn of the Renaissance saw the appearance of two literary masterpieces – The Prince by Niccolo Machiavelli in the Florenti ne Republic and Carmen de Statura Feritate ac Venatione Bisontis [The Song about the Bison, Its Stature, Ferocity and Hunt] by Mikola Husouski in the Grand Duchy of Lithuania. Nevertheless, the destiny that awaited the two works was fundamentally different. The Prince 1515 became the cornerstone of political science, providing the basis for the emergence of Machiavellianism, and its revolutionary and often extreme ideas and principles acquired universal acclaim. Carmen de Statura Feritate ac Venatione Bisontis [The Song about the Bison, Its Stature, Ferocity and Hunt] 1523 , in its turn, was soon forgotten and rediscovered only three centuries later, just recently becoming a masterpiece of the Belarusian and Slavic literature. It is through the symbol of the bison that the long poem celebrates the valour and noble free spirit of its native land, provides an image of an ideal ruler, glorifies the persona of Vytautas the Great – the ruler of the Grand Duchy of Lithuania, as well as acquaints the reader with the beauty of the state, which, at the time of the poem’s creation, was situated beyond the borders of the Holy Roman Empire, and was often regarded as a land of savages and barbarians, populated by fiends and ogres. The paper aims to trace the history of the poem, as well as to examine the attempt of Carmen de Statura Feritate ac Venatione Bisontis [The Song about the Bison, Its Stature, Ferocity and Hunt] to create an image of an ideal ruler and to glorify the valour of the native land. In addition, the paper analyses the significance of the poem in the retrospective of the major postulates introduced by its contemporary The Prince. It scrutinizes the similarities and differences with the revolutionary work, as well as highlights the overall importance of the poem for the Belarusian and Slavic literature
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | February 1, 2016 |
Published in Issue | Year 2016 Issue: 35 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License