Boğaz’ın dar bir kesiminde konumlanan, kuzeyindeki Göksu Deresi ile güneyindeki Vaniköy yerleşimi arasında kalan Kandilli semtine Osmanlı Dönemi’nde, "Kandilli" denilmesine dair birçok rivayet bulunmaktadır. Sultan IV. Murad, Revan fethine gidecekleri sırada buraya büyük bir saray yapılmasını emrettiğinden, 1632 yılında zaferle sonuçlanan seferden döndüklerinde burada yapılan yeni sarayda Mehmed isminde bir şehzadeleri olur. Bu sarayda yedi gece kandil donanması yapılmıştır. Bu yüzden burası kandilli adını almıştı. Sultan I. Mahmud bu saray harap olduğundan sarayı yeniden yaptırırken, sarayın etrafına Nev-âbâd adı verilen bir bölgede, vakıfları olan, cami, çarşı, dükkân, hamam ve çeşme yaptırmıştır. Bu sırada Kandilli Cami de 1751 senesinde inşa edilir. Böylelikle yazlık yerleşim alanı olarak uzun bir süre Osmanlı sarayının hizmetinde bulunan hasbahçelerin kurulduğu semt, iskana açılır. Sultan I. Mahmut, sarayın bazı bölümlerini parselleterek halka dağıtır ve imara açmaya başlar. Sultan I. Mahmud tarafından inşa edilen, 1916’daki gaz yangınında yanarak tekrardan Cumhuriyet Dönemi’nde farklı bir mimari tarzda yapılmış olan Kandilli Cami, her iki dönemi de yansıtması açısından sanat tarihi ve mimarlık tarihi bakımından önem taşımaktadır. Boğaziçi’nde yer alan küçük ölçekli camilerdendir. Fakat Boğaz kıyısında yer alması ondokuzuncu yüzyılda ve yirminci yüzyıl başlarında Boğaz’da meydana gelen yangın, patlama gibi afetlerden zarar görmesine neden olmuştur. Caminin ahşap olması bu afette tamamen yanmasına neden olmuş ve Kandilli halkı uzun süre camide ibadetini yapamamıştır. 1931 yılında tekrar inşa edilen Kandilli Camisi; ahşap çatılı, kargir bir binadır. Deniz tarafındaki ana giriş kapısından son cemaat yerine girilmektedir. Fakat zamanla caminin içine ve dışına bazı muhdes ekler konulmuştur. Caminin tüm cephelerinde boru, kablo, klima dış ünitesi gibi muhdes elemanlar bulunmaktadır. Sıva üzeri boyalı olan tüm cephelerde yüzey bozulmaları mevcuttur. Bu araştırmada tüm bu muhdes eklere de yer verilerek restorasyon sırasında kaldırılması önerilmiştir. Kandilli Cami ile ilgili tespit edilebilen kaynaklar, arşiv belgeleri ve fotoğraflar bu çalışmada incelenmiştir. Caminin güncel durumu, kalem işleri, çinileri, mimarisi, planı, muhdes ekleri ile kapsamlı bir şekilde ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Located in a narrow part of the Bosphorus, between the Goksu Stream in the north and Vanikoy in the south, there are many rumors that the Kandilli district was called ‘Kandilli’ during the Ottoman Period. When Sultan Murad IV. ordered the construction of a large palace at the time of their conquest of Revan, when they returned from the victory in 1632, In the new palace, they soon had a prince named Mehmed. In the memory of this blessed event, a seven-night oil lamp was built in this palace. That's why this place got its name. As Sultan Mahmud I rebuilt the palace because it was devastated, he built mosques, bazaars, shops, baths and fountains around the palace in a region called Nev-âbâd. Meanwhile, the Kandilli Mosque was built in 1751. Thus, as a summer settlement area, the district where the royal gardens, which were in service of the Ottoman palace for a long time, was established and opened to the settlement. Sultan Mahmud I. distributes some parts of the palace to the public and starts building zoning. Built by Sultan Mahmud I, the Kandilli Mosque, which was built in a different architectural style in the Republican Period after being burned in the gas fire of 1916, is important in terms of art history and architectural history in terms of reflecting both periods. It is one of the small-scale mosques in the Bosphorus. However, its location on the shores of the Bosphorus caused damages such as fire and explosion in the nineteenth and early twentieth centuries. The fact that the mosque was made of wood caused it to burn completely and the people of Kandilli could not worship in the mosque for a long time. The Kandilli Mosque was rebuilt in 1931; It is a masonry building with a wooden roof. The last congregation is entered through the main entrance on the seaside. But over time, some insignificant annexes were placed inside and outside the mosque. On all facades of the mosque there are various elements such as pipes, cables and air conditioning outdoor units. There is surface deterioration on all facades painted on plaster. In this study, all these annexes were included and it was suggested to be removed during restoration. The sources, archival documents and photographs related to Kandilli Mosque were evaluated in this study. The current situation of the mosque, pencil works, tiles, architecture, plan, additions have been tried to be put forward comprehensively
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | February 1, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 43 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License