İnsanlık tarihi üzerinde derin izler bırakan hadiselerden birisi de salgın hastalıklardır. Salgınlar yıkıcı, yok edici güçleriyle toplumların demografik yapıları, siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel yaşantıları üzerinde önemli etkilere ve değişikliklere neden olmuştur. Bu çalışmanın konusu olan Sıtma da insanlığın özellikle tarım ve ziraat faaliyetlerine giriştiği en eski çağlardan beri bilinen öldürücü, salgın bir hastalıktır. Sıtma özellikle 20. yüzyılın ilk çeyreğinde Osmanlı İmparatorluğu için orduda ve bir takım yerleşim yerlerinde kitlesel bir salgın sorununa dönüşmüştür. Savaşlar, siyasi krizler, göçler, kıtlık, kötü yaşam koşulları sıtma salgınlarını teşvik etmiştir. Osmanlı İmparatorluğu, sıtmayla mücadelede ciddi önlemler alsa da içinde bulunduğu ağır şartlar bunların tam anlamıyla gerçekleştirilmesine imkân tanımamıştır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında da savaştan yeni çıkmış olan toplumun içinde bulunduğu zorlu yaşam koşulları, sağlık alt yapısındaki yetersizlikler sıtmanın yayılmasını kolaylaştırmıştır. Bunun üzerine devlet, sıtmaya karşı resmi, sivil bütün unsurların kenetlenmesini zorunlu kılan topyekûn bir milli mücadele, resmen ilan edildiği şekliyle olağanüstü bir savaş başlatmıştır. Bu çalışma son dönem Osmanlı tarihsel bakiyesini de akılda tutmak kaydıyla, Cumhuriyetin ilk çeyrek asrında sıtmaya karşı verilen mücadelenin mahiyetini genel olarak ortaya koymak, atılan adımlar, geliştirilen politikalar ve uygulamaların niteliği üzerinde durarak bu vb. salgınlarla mücadele hususunda günümüze tarihi bir tecrübeyi aktarmak amacıyla hazırlanmıştır.
One of the events that left deep scars on the history of humanity are epidemics. With their destructive and devastating powers, epidemics led to significant impacts and changes on the demographic structures, political, social, economic, cultural lives of communities. Hence, malaria, the subject of this study, is also a fatal epidemic which has been known since the times when humans began agricultural activities. Malaria turned into a mass epidemic issue in the army and in some settlements in the Ottoman Empire, particularly during the first quarter of the 20th century. Wars, political crises, migrations, famine, poor living conditions have all encouraged malaria epidemics. Ottoman Empire actually did take some significant measures against malaria but the difficult conditions of the time prevented those measures to be effective. Then during the early years of the Republic, the post-war nation was also going through difficult times and this coupled with the deficiencies in health infrastructure helped malaria to spread easily. Thereupon, the state declared a total national struggle, or an official war against malaria, with an obligation for all public and private elements to unite. This study has been conducted with the purpose of providing a general overview of the struggle against malaria during the latter stages of the Ottoman period and the first quarter of the century of the Republic, discussing the kind of steps taken, policies and practises developed, hence conveying a historic experience on battling malaria and other similar epidemics.
Ottomans Republic of Turkey Malaria Sulphuric Acid Quinine Epidemic
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.