İnsanoğlu yaratılıştan beri içinde yaşadığı çevreyi tanıma, yorumlama ve anlamlandırma arzusunda olmuştur. Efsaneler; insanoğlunun tabiat olaylarını, mimari yapıları, toplumsal olayları yorumlama ve anlamlandırma amacı doğrultusunda ortaya çıkmış sözlü edebiyat hazinelerindendir. Tarihî süreç içerisinde çeşitli sebeplerden dolayı dünyanın farklı yerlerine göç eden Türkler, yeni yurtlarına inançlarını ve kültürlerini de taşıyarak bunları yer adlandırmalarında kullanmışlardır. Yeni yurtlarındaki mimari yapıları ve coğrafi unsurları adlandırırken yeni efsaneler de oluşturarak onlara yeni bir ruh ve kimlik kazandırmışlardır. Üretilen toponimik efsaneler coğrafyanın vatanlaştırılmasına büyük katkı sağlamıştır. Bu bağlamda, coğrafi olarak birbirinden uzak, son yüzyıllarda farklı tarihî süreçlerden geçmiş, farklı siyasi sınırlara ve yaşam şartlarına sahip olan Kırgız Türklerinin Burana Kulesi ve Türkiye Türklerinin İstanbul Kız Kulesi etrafında oluşturdukları efsanelerdeki benzerlikler oldukça dikkat çekicidir.
Söz konusu çalışmada; Kırgızistan’daki “Burana Kulesi” ve Türkiye’deki “İstanbul Kız Kulesi”nin öncelikle tarihî, işlevsel ve mimari özellikleri ele alınmıştır. Bu mimari eserlere atfedilen efsaneler metin merkezli kuramlardan değişken ve değişmezleri esas alan yapısal çözümleme yöntemi ve bağlam merkezli kuramlardan işlevsel halkbilim yaklaşımı çerçevesinde incelenerek olay örgüsü, içerik ve şahıs kadrosu açısından karşılaştırılmıştır. Bu iki efsanedeki benzerlik ve farklılıkların hangi sebeplerden kaynaklanmış olabileceği; göç, kültür ve halk anlatısı olguları arasında ilişki olup olmadığı ve bu efsanelerin aynı ana kaynaktan beslenip beslenmedikleri tartışılarak açıklanmaya çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Ağustos 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 49 |
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.