يُعَدُّ نور البيان من أوائل أعمال الترجمة والتفسير التي نُشرت في عهد الجمهورية في تركيا. ألَّفه حسين كاظم قدري، الذي كتب تحت اسم مستعار هو الشيخ المحسن الفاني، وكان قد شغل مناصب حكومية في أواخر العهد العثماني مثل الوِلاية والوزارة. ومنذ لحظة صدوره، تعرَّض نور البيان لانتقادات شديدة وحملات تشويه من قِبل رئاسة الشؤون الدينية في تركيا وكُتّاب مجلة سبيل الرشاد واللتين كانتا من المؤسسات الجديدة والنافذة في تلك الفترة. لقد استمرّت هذه الانتقادات حتى يومنا هذا. وممّا يُلفت النظر أن القسم المخصَّص لكتاب نور البيان في دائرة المعارف الإسلامية التابعة لرئاسة الشؤون الدينية في تركيا– وهي من أبرز المراجع المعاصرة الموثوقة – يختتم بالعبارة التالية:” نظرًا لأنه أُعِدّ ونُشِر على عَجَل، فقد وُجِّهَت إليه انتقادات من رئاسة الشؤون الدينية ومجلة سبيل الرشاد بسبب ما فيه من أخطاء فادحة، وقد اعتُبِر في نهاية المطاف غير موثوق به. “ولم تُعرَض آراء أخرى مخالفة لهذا الحكم. ونتيجة لذلك، فقد تعرّض هذا العمل لفقدان شامل في مصداقيته العلمية، وذلك أساسًا بسبب أخطاء ونقائص محددة فيه. في هذا السياق، تهدف هذه الدراسة إلى إعادة تقييم نقدي للاتهامات الموجَّهة إلى كتاب نور البيان، وهو عمل يقوم أساسًا على اختيارات من التراث التفسيري الكلاسيكي، وذلك من خلال تحليل هذه الاتهامات في ضوء المصادر الأساسية التي اعتمد عليها المؤلَّف. وفي هذا الإطار، يتناول التمهيدُ السماتِ العامةَ لكتاب نور البيان، مع الإشارة الموجزة إلى الفترة التي نُشر فيها. أمّا الفصل الأول، فيتناول المناقشات الرئيسة التي أُثيرت في سياق نور البيان، مع التطرّق إلى الخلافات التي نشأت نتيجة التمييز بين التفسير وترجمة معاني القرآن الكريم. يتناول الفصل الثاني من هذه الدراسة المصادر التي اعتمد عليها كتاب نور البيان، بالإضافة إلى منهجيته في مراجعة هذه المصادر، وذلك بهدف إبراز استمساك المؤلِّف بالتفسيري الكلاسيكي. وقد اعتمدت الدراسة على منهج تحليل الوثائق. وتشير النتائج إلى أن الانتقادات السلبية التي وُجِّهت إلى نور البيان في زمنه، إلى جانب حملات التشويه التي تعرّض لها من قِبل المؤسسات الرسمية فيما بعد، لا يمكن نسبُها إلى مضمون الكتاب أو بنيته فقط. بل يتبيّن أن هذا المؤلَّف لم يُجمع بطريقة عشوائية أو دون أسس منهجية، بل كان ثمرة جهدٍ واعٍ يهدف إلى التواصل مع التراث التفسيري الكلاسيكي ونقله. ومع ذلك، فإن هذا الكتاب، الذي كان موضعًا للانتقاد، قد أُغفِل فيه أن المؤلِّف لم يُفضِّل تأويلات خارجة عن المصادر التفسيرية الكلاسيكية، بل إن المعاني التي اختارها من هذه المصادر نُسبت إليه شخصيًا وتم انتقادها وكأنها من اجتهاده الخاص. وتشير هذه الحالة إلى أن بعض هذه الانتقادات يمكن تفسيرها بالمواقف السياسية والعلمية للمنتقدين، وكذلك ببعض الأحكام المسبقة التي تحكّمت في رؤيتهم. وفي الوقت الحاضر، من الضروري إعادة تقييم هذه الادعاءات وتحديث المعارف الثابتة، بدلاً من تكرار الانتقادات المجرَّدة من المصداقية والبنّاءة، والتي أُطلقت سابقًا بغرض التشويه. وبناءً على ذلك، من المتوقَّع أن تسهم هذه الدراسة في تقديم منظور تحليلي جديد لفهم الموقع العلمي لكتاب نور البيان ضمن التطور التاريخي للتفسير القرآني.
Nûrü’l-Beyân, Cumhuriyet Dönemi’nde yayımlanan ilk meâl-tefsir eserlerinden biridir. Bu eser, yazılarını, Şeyh Muhsin-i Fânî müstear ismiyle yazan, Osmanlı’nın son dönemlerinde valilik ve nâzırlık gibi devlet işlerinde görev almış Hüseyin Kâzım Kadri tarafından telif edilmiştir. Nûrü’l-Beyân, yayımlandığı günden itibaren dönemin yeni ve nüfuz sahibi kurumlarından olan Diyanet İşleri Başkanlığı ve Sebîlürreşâd Dergisi’nin İslâmcı yazarları tarafından ağır eleştirilere ve itibarsızlaştırma eylemlerine maruz kalmıştır. Öyle ki bu eleştiriler bugün de varlığını muhafaza etmiş, güncel başvuru kaynaklarından biri olan Türkiye Diyanet İşleri Ansiklopedisi’nde de kendisine ayrılan bölüm “Alelacele hazırlanıp yayımlandığından fahiş hataları sebebiyle hem Diyanet İşleri Reisliği hem de Sebîlürreşâd mecmuası tarafından tenkit edilmiş ve güvenilir olmadığı belirtilmiştir.” şeklinde tamamlanmış, bunun dışında farklı bir değerlendirmeye kapı aralanmamıştır. Böylece eser tikel hatalar ve yanlışlar üzerinden bütüncül bir itibar kaybına uğratılmış olmaktadır. İfade edilen kapsamda çalışmanın amacı, esasında klasik tefsir eserlerinden derleme/seçme yoluyla oluşturulan Nûr’ül Beyân meâl-tefsirinin karşı karşıya kaldığı bu iddiaların, eserin kaynakları dikkate alınarak yeniden değerlendirilmesidir. Bu çerçevede makalenin giriş kısmında Nûrü’l-Beyân genel özellikleriyle tanıtılmış, yayımlandığı döneme kısaca temas edilmiştir. Birinci bölümde Nûrü’l-Beyân çerçevesinde oluşan belli başlı tartışmalara yer verilmiş, bu kısımda özellikle tefsir-tercüme ayrımının sebep olduğu anlaşmazlıklara değinilmiştir. İkinci bölümde ise Nûrü’l-Beyân’ın klasik tefsir geleneğine sadakatini ortaya koyması bakımından, temel aldığı kaynaklara ve bu kaynaklardan faydalanma yöntemine dair bir inceleme yapılmıştır. Çalışmada doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Sonuç olarak Nûrü’l-Beyân’ın kendi döneminde maruz kaldığı olumsuz eleştirilerin ve resmi organlar tarafından itibarsızlaştırılmasının bütünüyle eserin kendisinden kaynaklanmadığını söylemek mümkündür. Zira bu eser temelsiz ve yöntemsiz bir şekilde telif edilmemiş bilakis bilinçli bir şekilde klasik tefsir mirası temel alınarak ortaya konmuştur. Bununla birlikte eleştiri oklarına hedef olan bu eserde, klasik kaynaklar dışında kalan yorumların tercih edilmediği göz ardı edilmiş, müelliflerin bu kaynaklardan tercihle ortaya koydukları anlamlar müelliflerin kendilerine atfedilerek eleştirilmiştir. Bu durum, eleştirilerin bir kısmının, müelliflerin siyasi ve ilmi duruşları ve eleştiri sahiplerine hâkim olan belli önyargılar ile izah edilebilir olduğunu düşündürmektedir. İsabetli ve yapıcı eleştiriler dışında kalan, itibar kırıcı ve yıkıcı eleştirilerin günümüzde, olduğu gibi alınıp tekrar edilmesi yerine bu iddiaların yeniden değerlendirilmesi ve sabit bilgilerin güncellenmesi gerekmektedir. Bu açıdan yapmış olduğumuz çalışmanın bu eserin tefsir tarihindeki yeri çerçevesinde yeni bir pencere açacağı düşünülmektedir.
Nūr al-Bayān is one of the first ma‘āl (Quranic translation)-tafsīr works published in the Republican Era of Türkiye. It was written by Hüseyin Kāzım Kadrī, who wrote under the pseudonym Shaykh Muhsin-i Fānī and who served in state affairs such as governorship and ministry in the late Ottoman period. From the moment it was published, Nūr al-Bayān was subjected to heavy criticism and acts of discrediting by the Presidency of Religious Affairs of Türkiye and the Islamist writers of the Journal of Sabīl al-Rashād, which were the new and influential institutions of the period. These criticisms have persisted to the present day. Notably, the section devoted to Nūr al-Bayān in the Turkish Religious Affairs Encyclopedia of Islam-a widely recognized contemporary reference work concludes with the following statement: “Since it was prepared and published in haste, it was criticized by both the Presidency of Religious Affairs and the journal Sabīl al-Rashād for its significant errors, and was ultimately deemed unreliable.” No alternative perspectives have been presented beyond this judgment. As a result, the work has experienced a comprehensive loss of scholarly credibility, primarily due to specific errors and shortcomings. In this context, the aim of this study is to offer a critical reassessment of the allegations directed at Nūr al-Bayān -a work which fundamentally consists of selections from classical tafsīr literature- by examining them considering the primary sources upon which the text is based. In this framework, the introduction of the article introduces the general features of Nūr al-Bayān and briefly touches upon the period of its publication. In the first chapter, the main debates that arose in the context of Nūr al-Bayān are discussed, and in this chapter, the disagreements caused by the distinction between tafsīr and Quranic translation are mentioned. The second chapter of the study examines the sources upon which Nūr al-Bayān is based, as well as its method of using these sources, with the aim of demonstrating the author’s adherence to the classical tafsīr tradition. The research adopts a document analysis methodology. The findings suggest that the negative criticisms directed at Nūr al-Bayān during its own period, along with its subsequent discrediting by official institutions, cannot be attributed solely to the content or structure of the work itself. Rather, it is evident that the text was not compiled arbitrarily or without methodological grounding; on the contrary, it represents a conscious effort to engage with and transmit the classical exegetical heritage. However, in this work, which was the target of criticism, it was ignored that interpretations outside the classical sources were not preferred, and the meanings that the authors preferred from these sources were criticized by attributing them to the authors themselves. This situation suggests that some of the criticisms can be explained by the political and scholarly stances of the authors and certain prejudices that dominate the critics. Today, it is necessary to reevaluate these claims and update the fixed knowledge instead of taking and repeating the discredited and destructive criticisms rather than accurate and constructive criticisms. Accordingly, this study is expected to contribute a new analytical perspective to the scholarly understanding of Nūr al-Bayān’s place within the historical development of Qur’anic exegesis.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Tafsir |
| Journal Section | ARAŞTIRMA MAKALESİ |
| Authors | |
| Early Pub Date | October 26, 2025 |
| Publication Date | October 30, 2025 |
| Submission Date | June 4, 2025 |
| Acceptance Date | August 12, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Volume: 9 Issue: 2 |