İnsanlık tarihiyle beraber dünya üzerinde yer alan aile kurumu, toplumlar için çok önemlidir. Ailenin, ahlaken sağlam ve düzgün olması toplumları da güçlü yapmaktadır. Aileyi aile yapan, yuvaları sıcak bir mekâna çeviren elbette ki ailenin bir parçası olan çocuklardır. Aileler, dini, sosyolojik veya psikolojik nedenlerden dolayı çocuk sahibi olmak istemektedirler. Fakat ne kadar çok istenirse istensin bazı aileler çocuk sahibi olamamaktadırlar. Çocuk sahibi olamayan aileler, bu eksiklerini gidermek için evlat edinme yöntemine başvurmaktadırlar. Bazen de çocuk sahibi olsalar dahi, aileler, farklı nedenlerden dolayı evlat edinme yolunu tercih etmektedirler. Dünya üzerinde yaşayan çeşitli milletler ve devletlerin, bazı farklılıklarla uygulamış oldukları evlat edinme, aileler ve toplumlarda birtakım sıkıntılara yol açmaktadır. Cahiliye döneminde yaygın olan evlatlık kurumu “tebenni” olarak adlandırılmıştır. Araplar için ailesine katmak istedikleri kişinin nesebinin belli olup olmaması önem arz etmemekte, evlat edinecekleri bireyin babasının veya vasisinin rızası ve şahitlerin huzurunda bunu ilan etmekteydiler. Bu uygulamadan sonra evlat edinilen, evlat edenin öz çocuklarının sahip olduğu tüm haklara sahip olmaktaydı. Nitekim Hz. Peygamber, Zeyd b. Hârise’yi cahiliye döneminde evlat edinmiş ve bu evlatlık İslâm’ın ilk yıllarında Ahzâb Sûresi 4-5 ve 37. âyetler gelinceye kadar devam etmiştir. Daha önce de belirttiğimiz gibi evlatlık kurumu geçmişte olduğu gibi günümüzün de önemli meselelerinden birisi durumundadır. Bu sebeple evlat edinmek isteyenler konu hakkında İslâm Dini’nin görüşünü öğrenmek istemektedirler. Araştırmada evlatlık kurumunun yol açtığı sorunlar Ahzâb Sûresi’nde bulunan ilgili ayetler ışığında mahremiyet, miras ve nesep olarak üç başlık altında ele alınmaktadır. Çalışma yapılırken birincil kaynak olarak Kur’ân ve çeşitli dönemlerde yazılmış tefsir eserlerinden faydalanılmıştır. Yine çalışmada konu ile ilgili yazılmış kitap, tez ve makaleler de kaynak olarak kullanılmıştır. Evlatlık kurumu mahremiyet açısından incelendiğinde, evlat edinilen ile evlat edinen aile aynı çatı altında duracaklarından dolayı karşılıklı mahremiyet yasaklarının çiğneneceği konusunda eserler arasında fikir birliği olduğu görülmektedir. Konu miras açısından ele alındığında, mirasla ilgili ayetler incelenmiş ve orada evlatlığın miras üzerinde bir hakkı bulunmadığı görülmüştür. Bu yüzden de evlatlığın hiçbir hakkı olmadığı halde gerçek varislerin hakkına ortak olması durumunda, aile ile evlatlık arasında sorunlara yol açabileceği gözlemlenmektedir. Evlatlık kurumun yol açtığı bir diğer sorun nesep konusudur. İncelenen eserlerde, evlatlık olarak alınarak başkasının nesebine dahil edilen çocuğun ileride gerçek nesebinin unutulacağından bahsedilmektedir. Bunun neticesinde de evlatlığın bilmeden yasak olan bir mahremiyle evlenebileceği ya da evlenmesi yasak olmayan kişilerle arasına boşu boşuna nikah engeli koyacağı belirtilmektedir. Nitekim Yüce Allah, önce -Ahzâb Sûresi 4. ve 5. ayetlerle, insanların kendi sulbünden olmayan kişileri evlat edinmelerinin hiçbir geçerliliği olmadığını açıklamaktadır. Devamında da evlatlık kurumunun kaldırıldığı görülmektedir. Daha sonra aynı sûre içerisinde bulunan 37. âyetle, cahiliye döneminde uygulanan “evlatlığın boşadığı hanımıyla evlenilmez” kuralının kaldırıldığı ifade edilmektedir. Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı evlat edinme yasaklanırken Allah’ın pek çok ayette yetime, kimsesize sahip çıkmayı, onları bakıp gözetmeyi buyurduğu dikkat çekmektedir. Zira insanlar kimsesizleri kendi neseplerine dahil etmeden, mahremiyet konusuna dikkat ederek bakabilir, onları sevebilir ve bütün sorumluluklarını üstlenebilirler. Evlat edinmede yasaklanan şeyin, evlatlığa öz oğul haklarının yüklenmesi olduğu görülmektedir. Yoksa onların bakılıp, gözetilmesi ve ihtiyaçlarının karşılanmasında bir sorun olmadığı anlaşılmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Tafsir |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | November 30, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 2 Issue: 2 |