In the new political surroundings formed after the Turkish Federated State of Cyprus (TFSC) was proclaimed, inter-communal negotiations were continued by the attempts of the Turkish side taking initiative on the purpose of achieving a realistic, politically equal and sustainable agreement for the Cyprus conflict. Nevertheless, a ‘long-term combating strategy’ implemented by the Greek-Greek Cypriot duo and particularly Papandreu’s policy of carrying the Cyprus question onto international platform blocked to have a result by negotiations. Having attempted intensively, the Greek Cypriots placed inter-communal talks on one side and put the conflict on the agenda of the United Nations. Prepared by the Non-aligned countries, the resolution of 13 May 1983 that clearly supported the Greek Cypriot side was adopted by U.N. General Assembly, which attracted harsh reactions from Ankara. Therefore, Turkey and the Turkish Cypriots definitely rejected this resolution. This resolution of the U.N. General Assembly unavoidably required Turkey to make new policies. As the inter-communal talks were deadlocked and the new attempts remained inconclusive, the Assembly of TFSC, taking a historical resolution on 15 November 1983, proclaimed independent Turkish Republic of Northern Cyprus (TRNC). Upon this progress some developments came into question. In this article, the proclamation of Turkish Republic of Northern Cyprus and its repercussions have been tried to enlightened and evaluated according to Turkish press in particular
Cyprus issue inter-communal negotiations Turkey Greece Turkish
Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kurulmasından sonra oluşan yeni siyasi ortamda Kıbrıs uyuşmazlığına, gerçeklere uygun, adil ve yaşayabilir bir anlaşmayla çözüm bulabilmek amacıyla Türk tarafının girişimleri ve inisiyatif kullanmasıyla “toplumlararası görüşmeler” sürdürülmüş, ancak Rum-Yunan ikilisinin uyguladıkları “uzun vadeli mücadele stratejisi” ve özellikle Papandreu’nun Kıbrıs uyuşmazlığını uluslararası alana taşıma politikası, görüşmeler yoluyla bir sonuç alınmasını önlemiştir. Kıbrıs Rum yönetimi, yoğun girişimleri neticesinde, toplumlararası görüşmeleri bir yana bırakarak, konunun BM gündemine alınmasını sağlamıştır. Bağlantısız ülkeler grubunca hazırlanan ve tamamen Kıbrıs Rum tarafını destekleyen karar tasarısının 13 Mayıs 1983 tarihinde BM Genel Kurulu’nda kabul edilmesi Ankara’da büyük tepki yaratmış, Türkiye ve KTFD bu kararı hiçbir şekilde kabul etmemiştir. Bu yeni durum Türkiye’nin yeni politikalar çizmesini gerektirmiştir. Toplumlararası görüşmelerin kilitlenmesi ve yeni girişimlerin de sonuçsuz kalması üzerine Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi, 15 Kasım 1983 günü tarihi bir karar alarak, bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’nin ilan kararını almış ve bunu uluslararası kamuoyuna duyurmuştur. Buna karşın bağımsız devlet ilanından sonra bazı tepkilerin yaşanması da söz konusu olmuştur. Bu makalede, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilan edilmesi ve buna yönelik tepkiler, özellikle dönemin Türk basınına göre aydınlatılmaya ve değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 34 Sayı: 57 |