The legal verses (āyāt al-aḥkām) of the Qur’ān constitute one of the principal sources of Islamic jurisprudence (fiqh) due to their normative expressions that establish the foundational principles of Islamic law. The lexical components of these verses are open to multilayered interpretations, not only at the semantic level but also in terms of their grammatical structures, positions within sentences, and relationships with other linguistic elements. When these textual components, which form the literal basis of legal rulings, are considered in light of their structural and contextual characteristics, they significantly contribute to resolving fundamental issues in uṣūl al-fiqh such as types of dalāla (semantic indication), the possibilities of qiyās (analogical reasoning), and the scope of legal rulings. In this context, ḥurūf al-maʿānī—meaning-bearing particles that regulate syntactic relations within a sentence—hold particular significance. These particles, which constitute an independent area of study in classical Arabic grammar, have been the subject of extensive debate, especially among grammarians and scholars of uṣūl al-fiqh. The polysemous nature of these particles plays a decisive role in both linguistic and legal interpretations. Far from being confined to mere grammatical functions, such particles emerge as elements that directly influence the direction and scope of legal rulings. This study systematically examines the particle min, which occupies a central position within ḥurūf al-maʿānī, by focusing on the legal implications its semantic variability engenders in the context of legal Qur’ānic verses. The principal meanings of the particle min such as ibtidāʾ, tabʿīḍ, bayān, taʿlīl, istiʿlāʾ, and ẓarfiyya have been interpreted in varying ways by classical exegetes and jurists. This semantic multiplicity leads to significant outcomes in understanding the verses and deriving rulings from them. The analysis reveals that while in some cases the use of min remains a mere linguistic nuance, in other instances it serves as the basis for direct legal disagreement. In particular, whether the particle is understood as bayāniyya or tabʿīḍiyya becomes a decisive factor in determining the scope of a ruling and the group of individuals it addresses. This situation demonstrates the organic link between grammatical polysemy and uṣūl al-fiqh, while also reflecting the depth of classical mujtahid scholars’ approaches to textual interpretation. Through the case of the particle min, this study emphasizes the importance of linguistic analysis in correctly understanding the legal verses of the Qur’ān. Furthermore, it evaluates how classical schools of Islamic law incorporated linguistic elements into their legal reasoning and the practical implications of this emphasis in their ijtihād practices.
Kur'ân-ı Kerîm'deki ahkâm âyetleri, İslâm hukukunun temel ilkelerini belirleyen normatif ifadeleri içermeleri bakımından fıkıh ilminin merkezî kaynakları arasında yer almaktadır. Bu âyetlerdeki lafızlar, sadece anlamsal düzeyde değil, aynı zamanda gramatik yapıları, cümle içindeki konumları ve diğer unsurlarla kurdukları ilişkiler bağlamında çok katmanlı yorumlara açıktır. Fıkhî hükümlerin lafzî dayanağını oluşturan bu metin parçaları, yapısal ve bağlamsal özellikleriyle birlikte ele alındığında delâlet türleri, kıyas imkânları ve hükümlerin kapsamı gibi temel usûl meselelerinin çözümüne önemli katkılar sunmaktadır. Hurûfu'l-meânî olarak adlandırılan ve cümle içi ilişkileri düzenleyen anlam harfleri, bu bağlamda özel bir öneme sahiptir. Klasik Arap dili gramerinde müstakil bir inceleme alanı oluşturan bu harfler, özellikle nahiv ve fıkıh usûlü âlimleri arasında yoğun tartışmalara konu olmuştur. Bu harflerin taşıdığı çok anlamlılık özelliği hem dilbilimsel hem de fıkhî yorumlarda belirleyici bir rol oynamaktadır. Söz konusu harfler, yalnızca gramatik işlevleriyle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda hükümlerin yönünü ve kapsamını doğrudan etkileyen unsurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışma, hurûfu'l-meânî içerisinde önemli bir yere sahip olan "min" harfini merkeze alarak, onun anlam çeşitliliğinin ahkâm âyetleri bağlamında ortaya çıkardığı fıkhî etkileri sistematik bir şekilde incelemektedir. "Min" edatının ibtidâ, teb'îz, beyân, ta'lîl, isti'lâ ve zarfiyyet gibi temel anlamları, klasik müfessirler ve fakihler tarafından farklı şekillerde yorumlanmıştır. Bu anlam çeşitliliği, ayetlerin anlaşılmasında ve hükümlerin çıkarılmasında önemli sonuçlar doğurmaktadır. Yapılan analizler, "min" harfinin bazı kullanımlarında sadece dilsel bir nüans olarak kaldığını, bazı durumlarda ise doğrudan fıkhî ihtilaflara kaynaklık ettiğini ortaya koymaktadır. Özellikle edatın beyân veya teb'îz anlamında anlaşılması, hükmün kapsamı ve muhatap kitlesinin belirlenmesinde belirleyici olmaktadır. Bu durum, gramatik çok anlamlılık ile fıkıh usûlü arasındaki organik bağı gösterirken, aynı zamanda klasik müçtehitlerin metin yorumlamadaki derinlikli yaklaşımlarını da yansıtmaktadır. Çalışma, "min" edatı özelinde Kur'ân'ın hukuki âyetlerinin doğru anlaşılmasında dilbilimsel analizin önemini vurgulamakta ve bu bağlamda, klasik mezheplerin içtihatlarında dil unsurlarına verdikleri önemin pratikteki yansımalarını değerlendirmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Arabic Language and Rhetoric, Islamic Law |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | September 30, 2025 |
Submission Date | July 6, 2025 |
Acceptance Date | August 12, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 10 Issue: 3 |