İstanbul’daki performans sanatları yapılarının dünyadaki örneklerle karşılaştırıldıkları zaman sahip oldukları teknik donanımın yetersiz olduğu gözlemlenmektedir. Ziyaretçiler ve sanatçılar tarafından sıklıkla dile getirilen bu durum; mimari platformda henüz rekabet gerektirmeyen ve maliyetli yapı türleri olan opera, tiyatro binaları ve konser salonlarının, İstanbul şehrinde sanatsal etkinliklerin sahneleneceği mekânlardan çok, kamusal alan, konut veya alışveriş merkezi gibi yapıların inşa edilmesi nedeni ile geri planda kalmasından kaynaklanmaktadır. Müzik ve mekân kavramlarının tarihsel gelişim süreci ve ilişkisi kapsamında ele alınan bu çalışmada; İstanbul’daki “müzik mekânları”nın nasıl daha işlevsel ve dünya standartlarına yakın bir konuma getirilebilecekleri; Avrupa, Amerika ve özellikle Japonya’nın başkenti Tokyo’da bulunan sahnelerin / salonların genel özellikleri incelenerek, ülkemizdeki salonlara örnek teşkil edecek tasarım kriterlerininin belirlenmesi ve mevcut probleme çözüm önerileri sunabilmesi hedeflenmiştir. Tokyo ve İstanbul’da incelenen performans sanatları binaları üzerinden yapılan karşılaştırmalar sonrasında, İstanbul’da bulunan binaların mekânsal hacimlerinin kapasiteleri ve teknik verilerinin ortalamaların altında kaldığı gözler önüne serilerek, bu yapı türlerinin inşasını arttırarak mekânsal gelişimlerini sağlayacak, topluma sanat bilinci katarak insanları bu yapı türlerini daha sık kullanmaya teşvik edecek öneriler sonuç bölümünde sunulmuştur.
It is observed that the technical facilities of the performing arts building in Istanbul city are insufficient when it is compared with the examples from the world. The reason of this problem depends on the fact of the tremendous developing constructions of housing, shopping malls or public spaces instead of concert halls, opera houses or theatre buildings which require big investments with high cost. The visitors and artists complain about this a lot in order to have spaces which mainly serve for art. Performing arts architecture is still not a primary subject in the competitive platform of design in Turkey and stays behind as an architectural symbol of the city. The aim of this paper is to show how the musical spaces in Istanbul can be more functional and more closer to the technical standarts of the ideal examples around the world by the analysing the buildings in Europe, America and especially the ones from Tokyo to bring solutions to the current problems in the context of the relationship of music and space. The suggestions for providing architectural development of the performing arts buildings consist in Istanbul which present lower standarts of spatial volumes and technical qualities compared to Tokyo are stated at the results section of the thesis in order to create an awareness and make people conscious of art to encourage the usage and construction of these types of structures filled with art.
Other ID | JA39RS56TN |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | July 12, 2016 |
Published in Issue | Year 2015 |