The ayn-dayn distinction in Ḥanafī legal thought shapes directly many regulations related to the law of obligations, from the legitimacy conditions of the contracts to the principles of compensation obligation. Three aspects are important in understanding the formative function of this distinction. The first of them is what is the conceptual content of ayn and dayn in Ḥanafī terminology. The second of them is what kind of relationship there is between the qualities of goods and ayn and dayn. The third of them is what kind of differences exist between ayn and dayn in terms of their effects on legal regulations. According to Ḥanafī terminology, in a debt relationship, dayn means goods that have not yet been delivered to the creditor, whether they are in the hands of the debtor or not, in terms of goods (gold, silver and money) that are not suitable for determination by determining. Dayn represents the identical goods that is under the responsibility of the debtor in terms of non-existing identical goods. In terms of existing identical goods, dayn represents the identical goods that exist in clusters but have not yet been determined individually. Non-standard goods are goods that are not suitable for dayn because they are not suitable for abstraction from their material existence. Ayn represents the existing and determined goods in terms of non-standard goods and existing identical goods. Ayn represents the goods received by the creditor in terms of gold, silver, money and identical goods that are in the debtor's obligation from the beginning. What stands out among the differences between ayn and dayn is that although destruction and damage can be considered for ayn, they cannot be considered for dayn. In terms of some legal regulations, establishing a relationship between strict liability and dayn and between fault liability and ayn is a result of this. The other important differences between ayn and dayn are the fact that dayn is only determined by delivery and that postponement and remittance are specific to the dayn.
Hanefî hukuk düşüncesinde ayn-deyn ayrımı, akitlerin meşruiyet koşul-larından tazmin yükümlülüğüne ilişkin ilkelere kadar, borçlar hukukuyla ilgili birçok düzenlemeyi şekillendirmektedir. Bu ayrımın şekillendirici işlevi-nin kavranabilmesi bakımından üç husus öne çıkmaktadır. Onlardan ilki, ayn ve deynin Hanefî hukuk terminolojisindeki kavramsal içeriklerinin ne olduğu; ikincisi, malların nitelikleri ile ayn ve deyn arasında ne tür bir ilişki bulunduğu; üçüncüsü de hukukî düzenlemelere etkileri bakımından ayn ile deyn arasında ne tür mahiyet farklılıklarının bulunduğudur. Hanefî hukuk terminolojisine göre bir borç ilişkisinde deyn, tayinle taayyüne elverişli olmayan mallar (altın, gümüş ve para) bakımından, borçlunun elinde mevcut olsun veya olmasın, henüz alacaklıya teslimi gerçekleşmemiş malı; hâlihazırda mevcut olmayan mislî mallar bakımından, borçlunun zimmetinde bulunan mislî malı; mevcut mislî mallar bakımından, küme hâlde mevcut fakat henüz ferden taayyün etmemiş mislî malı ifade etmektedir. Zimmette bulunmaya elverişli olmamaları sebebiyle kıyemî mallar, deyn olmaya elverişli değildir. Ayn, kıyemî ve mevcut mislî mallar bakımından, mevcut ve ferden muayyen hâle getirilmiş malı; altın, gümüş ve para ile ilk baştan borçlunun zimmetinde deyn olarak bulunan mislî mallar bakımından, alacaklısı tarafından kabzedilmiş malı ifade etmektedir. Ayn ile deyn arasındaki mahiyet farklılıklarından öne çıkanı, helak ve zarar olgularının ayn bakımından tasavvur edilebiliyor olmasına karşılık deyn bakımından edilemiyor oluşudur. Kimi hukukî düzenlemeler bakımından kusursuz sorumluluk ile deyn ve kusur sorumluluğu ile ayn arasında ilişki kurulması bu durumun bir sonucudur. Bunun dışında, ayndan farklı olarak deynin ancak kabz yoluyla taayyün edebiliyor olması ve te’cîl ile tahvîl olgularının deyne özgü olup ayn bakımından söz konusu edilememesi, ayn ile deyn arasında öne çıkan diğer mahiyet farklılıklarıdır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2022 |
Submission Date | February 28, 2022 |
Acceptance Date | May 9, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 8 Issue: 1 |