Bu çalışma, Hanönü’ndeki kadın istihdamını mekânsal sıkışma perspektifiyle incelemektedir. İş yaşamındaki kadın ve erkek arasındaki farklılıklara odaklanan mekânsal sıkışma, temelde, kadınların ev, aile, çocuk gibi geleneksel cinsiyet sorumluluklarından ötürü mekânsal olarak sınırlandırıldığını ve erkeklere göre evlerine daha yakın mesafelerde çalışmaya itildiklerini savunur. Buna bağlı olarak kadınlar, genellikle daha düşük koşullarda istihdamın bir parçası haline gelirler. Bu doğrultuda çalışma, kadın istihdamı ve istihdamın çeşitliliği açısından öne çıkan Hanönü ilçesinde işyeri sahibi ya da çalışan olarak faaliyet gösteren 12 kadınla yapılan görüşmelere dayanır. Ardışık örnekleme ile iletişim kurulan kadınların iş deneyimine bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşılarak, kadınların mekânsal sıkışmayı aşma süreci ele alınmış ve bu aşmanın ikincil bir sıkışmayla sonuçlanıp sonuçlanmadığı tartışılmıştır. Buna göre Hanönü’nde kadınlar sosyal ve mekânsal aşinalığın avantajları, ekonomik kaynak sağlama ihtiyacı ve kadınların arasındaki teşvik ve dayanışma unsurları aracılığıyla mekânsal sıkışmayı aşarken; aynı anda yüklenilen ev ve iş sorumluluğu ile sınırlı ekonomik ve sosyal statü sonucunda ise mekânsal sıkışmanın yeni bir yüzüyle karşılaşmaktadırlar. Bir diğer deyişle kadınlar, ikincil bir mekânsal sıkışmayla aynı döngü içinde kalmaya devam etmektedirler. Bununla birlikte çalışma, mekânsal sıkışmanın farklı mekânsal ve toplumsal koşullardaki olumsallığını vurgulamakta ve tarihsel, kültürel, sosyal ve ekonomik koşulların bir ürünü olarak kavranması gerektiğini dile getirmektedir.
This study examines female employment in Hanönü from the perspective of spatial entrapment. Focusing on the differences between women and men in the working life, spatial entrapment essentially argues that women are spatially constrained due to traditional gender responsibilities such as home, family, and children, and are forced to work closer to home than men. As a result, women often become part of employment under poorer conditions. In this regard, the study is based on interviews with 12 women who are business owners or employees in the district of Hanönü, which stands out in terms of female employment and diversity in employment. By approaching the work experience of the women contacted through sequential sampling with a holistic perspective, the process of overcoming spatial entrapment was examined, and it was discussed whether this overcoming resulted in a secondary entrapment. Accordingly, women in Hanönü overcome spatial entrapment through the advantages of social and spatial familiarity, the need to secure economic resources, and elements of encouragement and solidarity among women; however, at the same time, they encounter a new face of spatial constraints as a result of the limited economic and social status that comes with the burden of household and work responsibilities. In other words, women continue to remain in the same cycle of secondary spatial entrapment. However, the study emphasizes the positivity of spatial entrapment in different spatial and social conditions and argues that should be understood as a product of historical, cultural, social, and economic conditions.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Rural and Regional Geography |
| Journal Section | Research Article |
| Authors | |
| Submission Date | July 30, 2025 |
| Acceptance Date | November 29, 2025 |
| Publication Date | December 29, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Issue: 88 |
Publisher: Türk Coğrafya Kurumu / Turkish Geographical Society