Farklı biçimsel özellikler ve amaçlarla kaleme alınsalar da belli bir perspektife sahip XVI. - XVII. yüzyıl Avrupa kronikleri ve edebi eserleri, bahsettikleri konuları milli kimlikle bağdaştırmaya ve dini açıdan sağlam bir temele oturtmaya gayret etmişlerdir. Takip ettikleri bu usul, Osmanlı kuvvetlerinin Batı’daki ilerleyişi hususunda gittikçe yoğunlaşarak tezahür etmiştir. Söz konusu özellikler Macar ve Hırvat tarihi vesikalarında da görülmekte, vakalar mümkün mertebe epik bir çerçevede ele alınmaktadır. İlaveten, her halükarda mevzu bahis kaynakların tarafların askeri güçleri, savaş yöntemleri ve siyasi hedefleri gibi hususlarda aydınlatıcı veriler sundukları ve aynı zamanda Batı dünyasının kültürel anlamda Osmanlılara ve Osmanlı fetihlerine dair bakış açısını yansıttıkları gözlemlenmektedir. İlginçtir ki, sadece bir serhat kalesi olan Szigetvár’ın Osmanlı İmparatorluğu tarafından ele geçirilmesi, ne Bâb-ı Âli’nin genişleme ne de Viyana idaresinin savunma politikasında bir değişikliğe neden olmamıştır. Buna rağmen muhasara, Macar ve Hırvat tarih yazımında destanlaşan en önemli olaylardan biri olup, niteliği bakımından eşsiz bir yer işgal etmektedir. Zira 1526 Mohaç Meydan Muharebesi ile Macaristan, Osmanlı fetihlerine karşı tarih sahnesinde kalma mücadelesi vermeye başladı. Böyle bir coğrafyada doğal olarak bireylerin kavgalarına kendilerini adamaları suretiyle şehitlik mertebesine ulaşmaları esasına dayalı bir vakanüvislik anlayışı ehemmiyet kazandı. Bu bakımdan Macar kronikleri ve günlüklerinde Zrínyi’nin şahsına münhasır hayat anlayışı ve düşünce tarzı, yiğitlik ve fedakârlık ilkesine inşa edilen bir üslupta yansıtıldı. Çalışmada dikkate sunulmaya çalışıldığı üzere, bilhassa muhasara esnasında Sultan Süleyman’ın vefat etmesi, Zrínyi’nin ise ölümü pahasına kaleyi savunmuş olması Macar ve Hırvat belgelerinde Szigetvár’ın Hıristiyanlığın kalesi, Zrínyi’nin ise Hıristiyanlığın koruyucusu olarak ele alınmasını beraberinde getirmiştir. Gerçekleşen yapısal değişim meselenin mistisizm ile harmanlanmasına da neden olmuştur. Bu temelde incelemede, 1566 Szigetvár Kuşatması ile ilgili dönem kaynakları, aralarındaki bağlantı ve çelişkiler kapsamında ele alınarak; bir vakanın milli hafızada edindiği yer ve ne suretle destanlaştığı irdelenmeye çalışılmış; savaş hasebiyle de olsa iki medeniyetin teması tarihsel kritik çerçevesinde tetkik edilerek, meselenin ilmi gerçekliği ortaya konulmak istenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Haziran 2017 |
Gönderilme Tarihi | 19 Mayıs 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 116 Sayı: 228 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari-AynıLisanslaPaylaş 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.