Bu çalışma, deprem sonrası kentsel dayanıklılığın artırılması amacıyla tasarlanan deprem parklarının, çok işlevli ve dönüşebilir mekânsal sistemler olarak nasıl planlanabileceğini araştırmaktadır. Araştırma alanı olarak Türkiye’nin aktif fay hattı üzerinde yer alan Siirt kenti seçilmiş ve Siirt Millet Bahçesi örnek çalışma alanında; Siirt Üniversitesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü öğrencileri tarafından geliştirilen beş özgün proje “Dönüşüm, Yaşam Felsefesi, Güven Park, Nova ve Hakka Doğum” çalışma kapsamında analiz edilmiştir. Projeler hem deprem öncesi gündelik kullanımları hem de deprem sonrası barınma, toplanma ve iyileşme süreçlerine uygun olarak kurgulanmıştır. Araştırma süreci, literatür taraması, saha analizleri, konsept geliştirme ve fonksiyonel çözümlemeleri içeren çok aşamalı bir metodolojik yaklaşım izleyerek yürütülmüştür. Her proje, belirli kavramsal çerçeveler doğrultusunda çift işlevli kullanım senaryolarına göre tasarlanmıştır. Bulgular, deprem sonrası kamusal açık alanların fiziksel güvenliğin ötesinde psikolojik iyileşme, toplumsal dayanışma ve kültürel hafızanın desteklenmesinde önemli bir rol üstlenebileceğini göstermektedir. Bu projeler, gelecekteki deprem parkı projeleri için önemli bir rehber niteliği taşımaktadır. Çalışma, disiplinlerarası yaklaşımıyla yalnızca peyzaj mimarlığı literatürüne değil, aynı zamanda afet yönetimi ve kent planlama alanlarına da katkı sunmaktadır. Ayrıca, yerel bağlama dayalı, uygulanabilir tasarım önerileriyle karar vericilere ve yerel yönetimlere yol gösterici nitelikte öneriler geliştirmektedir.
This study investigates how earthquake parks, designed to increase urban resilience after earthquakes, can be planned as multifunctional and transformable spatial systems. The city of Siirt, located on active fault lines in Türkiye, was selected as the research area, and Siirt Millet Park was evaluated as the case study area. In this area, five original projects developed by students from the Landscape Architecture Department of Siirt University, each named after a design concept, were analysed in detail: “Dönüşüm”, “Yaşam Felsefesi”, “Güven Park”, “Nova” and “Hakka Doğum.” The projects were designed for both pre-earthquake daily use and post-earthquake sheltering, gathering, and recovery processes. The research process followed a multi-stage methodological approach, including a literature review, field analyses, concept development, and functional analysis. Each project. was designed according to dual-function use scenarios in line with specific conceptual frameworks. The findings indicate that post-earthquake public open spaces can play a crucial role in promoting psychological recovery, social solidarity, and cultural memory, in addition to ensuring physical safety. These projects serve as an essential guide for future earthquake park projects. With its interdisciplinary approach, the study makes significant contributions not only to the landscape architecture literature but also to the fields of disaster management and urban planning. Additionally, it offers guidance to decision-makers and local governments, providing applicable design recommendations tailored to the local context.
Disaster management Earthquake awareness Earthquake park Urban resilience Landscape architecture
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Urban and Regional Planning (Other), Architecture for Disaster Relief, Architecture (Other) |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Early Pub Date | August 22, 2025 |
Publication Date | August 30, 2025 |
Submission Date | March 24, 2025 |
Acceptance Date | June 21, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 7 Issue: 2 |
OPEN ACCESS AND CC LICENSE